Mesajı Okuyun
Old 13-01-2012, 17:17   #9
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

5)

T.C. YARGITAY

10.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/19082
Karar: 2007/18222
Karar Tarihi: 01.11.2007


TARIM BAĞ-KUR SİGORTALISI OLDUĞUNUN TESPİTİ DAVASI - ŞUBE BULUNAN YERLERDE DAVALARA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TEMSİLEN KURUM AVUKATLARININ KATILDIĞI - DAVANIN YETKİLİ MAHKEMEDE AÇILDIĞININ KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum Avukatlarının katıldığı bilinmektedir. Bu durumda davanın yetkili mahkemede açıldığının kabul edilerek görülmesi gerekir.

(2709 S. K. m. 141) (1086 S. K. m. 17)

Dava: Davacı, ilk prim tevkifatının kesildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren 2926 s. kanun kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde dava dilekçesinin yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Demet Kurtuluş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Dava, nitelikçe 2926 s. Yasa gereği sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir. Davalı Kurumun yöntemince yetki itirazında bulunduğu ve Konya'da davalı Genel Müdürlüğün şubesinin olduğu, Kurum Avukatlarının Genel Müdürlüğü temsilen şubenin bulunduğu yerde davaya girdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, hükmü şahsın şubesinin bulunduğu yerde dava açabilmesi için uyuşmazlığın dava açılan şubenin muamelesinden kaynaklanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın kanuni dayanağı, 5521 s. kanunun yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 17. maddesidir. Anılan maddede, Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Maddede, ön görülen şube muamelesinden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, muamelenin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp genel müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir. Zira, Anayasanın 141/son maddesi gereğince hakim en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla yükümlüdür. Esasen, şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum Avukatlarının katıldığı da söz götürmez. Hal böyle olunca, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek, davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.

O durumda davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 01.11.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı