Mesajı Okuyun
Old 11-01-2012, 12:27   #356
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Bakın önce bir noktada anlaşalım:

HMk.107'ye göre, manevi tazminat davasının belirsiz alacak davası şeklinde açılmasına bir engel gözükmemektedir. Ancak manevi tazminat davasının mahiyeti itibariyle daha sonraki aşamada artırılması gereken tutarı ve zamanı Davacının beliryebilmesi zordur. Bu bakımdan, Davacı varsayalım davasını belirsiz alacak davası şeklinde açtı ve ön inceleme bitti, tahkikat aşamasına gelindi (HMK.147) ve hakim tahkikatın bittiğini sözlü olarak bildirip, sözlü olarak açıklamalarını istedikten sonra (HMK. 184/1) kararını açıkladı. (184/2) Bu durumda hakimin tahkikat hakkında sözlü görüşlerini sorması ile birlikte Davacı talebini artırdı artırdı aksi takdirde yapacak hiçbir şey yok. Davanın açıldığı tutar tam dava gibi kabul edilir. Tahkikat hakkında davacından sözlü görüş istenmesi durumunda davacı davanın başındaki konumunda olacak ve tahminen bir artırıma gidecektir. Bu durum ise, Davacının başlangıçta davasını belirsiz açmasındaki maksata tam uygun bir maksat değildir, diye düşünüyorum.

Tek getirisi 5-6 ay veya 1 yıl geç harç yatırmış olmakla kalır. Yoksa dava seyri içinde alacak belirli bir hal almış olmaz.

Teorik olarak mümkün ama pratikte çok da fayda getireceğini sanmıyorum.
Bu arada harç parası biriktirmesine faydalı olur. Ve bir de eğer hakim kendi tespitini belirtmeyecekse ve davacı yargılama sona erene kadar nihai değeri kendi belirleyeceği şeklinde bir uygulama gelişirse, karşı yana vekalet ücreti ödemek gibi durumlardan muaf olmalı ki belirsiz alacağın öngöremediği durumlara ilişkin nimetlerinden yararlanabilsin diye de düşünmekteyim.

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...3&postcount=25

Burada manevi tazminatı belirleyebileceğin en yüksek değer üzerinden direkt açtığında yüksek harç ödemek zorunda kalacaksın. Maddi durumu iyi olmayanların hakkını aradığını söyleyemeyiz. Ve sonunda da karşı yana vekalet ücreti ödemek zorunda kalacaksın. Bir kısım açıp, sonradan arttırabilmek ise, hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak ve hak aramayı yaygınlaştırmaktır.

Manevi tazminatlar zenginleşme aracı olamazlar. Bu kural da "azami değer talebini" ve "azami hükmü" en çok etkilediğinden pratik yarar tartışmalı kalacaktır.

Dava türü açısından açılabilir ve uygulama açısından da umarım çok fayda getirir...