Mesajı Okuyun
Old 19-12-2011, 11:22   #4
üye31284

 
Varsayılan

MK md 1025 gereği iyiniyet korunur. Devletin sorumluluğu için ise bir makaleden bazı bölümleri yolluyorum. Kolay gelsin...


Devlet'in sorumluluğu için tapu sicilinin tutulmasında kişilerin mameleki (malvarlığı) çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması, yani objektif hukuka aykırılık yeterlidir. Tapu sicilinin tutulmasında kişi çıkarlarının korunması bakımından uyulması gereken kurallar, tapu mevzuatından ibaret değildir. Tapu memurunun tapu mevzuatı dışında kalan hukuk kurallarına, hatta hukukun genel ilkelerine aykırı davranması da aynı sonucu doğurur. Ayrıca ihlâl edilen hukuk kuralları ister genel, ister yalnız sicili tutmakla görevli memura yöneltilmiş olsun, tapu sicili yine hukuka aykırı tutulmuş olur. Bu bakımdan tapu memuru, örneğin, sahte bir vekâletnameye dayanarak sicile yolsuz bir tescil yaptığı takdirde, sahtelik, araştırma yükümü yerine getirilse bile anlaşılamayacak durumdaysa, tapu memuru hukukî sebepten yoksun bir tescille objektif olarak hukuka aykırı davranmış olduğundan, bundan doğacak zararlardan dolayı Devlet, MK 1007 ye göre sorumlu tutulacaktır.Tapu sicilinin tutulmasında memurun görevlerine aykırı davranması ise, iki bakımdan önem taşır. Birincisi, eğer görev icraî bir fiile ilişkin ise, memurun bunu yerine getirmemesi objektif olarak da hukuka aykırı bir içtinap teşkil edecektir. İkincisi de, memurun görevini ihlâli, onun yönünden bir kusurun varlığına işaret eder ki, bu durumda Devlet'in rücu hakkı söz konusu olabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, şöyle denilmektedir: «...Davacının aynî hakkı tapu sicil muhafızlığında sahte vekaletnameye müsteniden yapılan muamele ile bertaraf edilmiştir. Tapu sicil muhafızının tatbik etmesi gereken hukukî esasın ihlâl edilmiş olması halinde hukuka aykırılık durumu mevcut sayılacağı gibi, tapu memurunun faaliyetleri çerçevesine giren herhangi bir muamele, tapu kütüğünün tutulması muamelesi ve böyle bir muamelenin kanuna aykırı şekilde yapılmış olması dolayısıyla meydana gelen bir zarar tapu kütüğünün tutulmasının neticesi olarak bir zarar sayılır. Dâvaya esas olan hadisede sahte vekaletname istimal edilmek suretiyle temsil hakkındaki kanun hükümleri yerine getirilmeden tapu sicillerine kayıt düşürülmüş ve davacının aynî hakkı sona erdirilmiştir. Hadise mücerret noterlikte başlayıp biten ve tapu sicilinin tutulması ile ilgili bulunmayan bir muamele olarak tasvir edilemez. Çünkü zarar, sahte vekâletname tanzimi ile değil, bu vekaletnamenin tapu muamelesine mesnet ittihaz edilmesi ile husule gelmiştir ... Tapu sicil muhafızlığının hukuka aykırı şekilde muamelesiyle zarar arasında illiyet rabıtası mevcut olunca bu zarardan Devlet'in mesul tutulması icap eder. Burada tapu muamelesini yapan memurun kusurlu olup olmadığının taharrisine lüzum yoktur» (YHGK. 5.10.1955, 4/58-64)Örneğin, mahdut (sınırlı) bir aynî hakkın sicilden yanlışlıkla terkini, bir kimsenin sahte bir vekâletname ile sicilde başkasına ait bulunan bir taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmesi veya ölmüş birinin adına kayıtlı taşınmazı sahte bir veraset senedi ile kendi üzerine geçirmesi gibi hallerde sırasıyla, mahdut aynî hakkın sahibi, asıl malik, mirasçılar açacakları tashih dâvası ile sicildeki bu yolsuzlukların giderilmesini sağlayabileceklerinden, henüz aynî hakkın kaybından dolayı bir zararın varlığından söz etmeye imkân yoktur. Fakat bütün bu durumlarda, sicil düzelttirilemeden, taşınmaz iyiniyetli bir üçüncü kişi tarafından iktisap edilecek olursa, bu takdirde gerçek hak sahipleri artık sicilin düzeltilmesini isteyemeyeceklerinden, Devlet'in sorumluluğunu gerektiren bir zarar doğmuş olur. Buna karşılık taşınmazı iktisap eden üçüncü kişi iyiniyetli değilse, onun aleyhine sicilin düzeltilmesi için tashih dâvası açılabileceğinden yine ortada aynî hakkın kaybı dolayısıyla bir zarar söz konusu değildir.

Not: Kaynağı linkle belirtmeye çalışıyorum ancak olmuyor. Makale bilgileri şu şekile: Site: tkgm.gov.tr Makale Adı: TAPU SİCİLLERİNİN TUTULMASINDAN DEVLETİN SORUMLULUĞU.