Mesajı Okuyun
Old 14-12-2011, 17:47   #11
av_mkaraman

 
Varsayılan

"Muvazaa ancak üçüncü tarafı zarara sokmak ( olayımızda davacıyı mirastan yoksun kılmak ) amacıyla yapıldığı takdirde muvazaaya murisle birlikte taraf olan davalı kötü niyetli kabul edilebilir ve ancak bu halde ecrimisile ölüm tarihinden itibaren hükmedilebilir. Oysa, murisle davalı arasında varlığı saptanan muvazaa, davacıyı mirastan mahrum kılmak için değil, iptale ilişkin hükümden de anlaşılacağı üzere ana taşınmazı bağışlamak amacıyla yapılmıştır. Davalının murisin bağışından yararlanması bir kötü niyet belirtisi olamaz. Kötü niyet olmadıkça Medeni Kanunun 908. maddesinde esaslı unsur gerçekleşmiş olamayacağından ecrimisile de hükmedilemez."

Değerli Meslektaşım Duygu Hanım;

Tartışılan ve bir kısmını alıntıladığım Yargıtay kararı nedeniyle daha önce bahsettiğim ve açmayı düşündüğüm ecrimisil davasında yoğun tereddüt yaşıyorum. Muris muvazaasına ilişkin aldığım kararın gerekçesi çıktı. Uzun delil değerlendirmesinden sonra "..yapılan hisse devrinin gerçek bir satış işlemi olmadığı kanaatine varılmıştır..." şeklinde gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
Şimdi;

Yargıtayın ortya koyduğu ölçüt açısından karardaki bu gerekçeyi davalının kötüniyetle hareket eden ve kendisine ecrimisil davası açılabicek bir kişi olarak mı, yoksa davalının iyiniyetli olması nedeniyle ecrimisil davası açılamayacak biri olarak mı niteleyelim. 1. önerme doğru ise murisaimizin ölüm tarihinden itibaren ecrimisil davası açacağız. Ki düşündüğüm budur. 2. önerme doğru ise aldığımız bu iptal kararı kesinleşinceye kadar herhangi bir talebimiz olmayacak demektir. Ne dersiniz, ne yapmalıyız? Saygılar.