Mesajı Okuyun
Old 09-12-2011, 13:30   #13
Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER

 
Varsayılan

YAVUZ, Cevdet, Borçlar Hukuku Dersleri, 3. Baskı, Sayfa 496 vd
“Kefilin borcu esas ve şekil bakımında özel bir borç olup asıl borçla aynı değildir. Edimde bulunan kefil, asıl borcu değil ondan başka olan kendi kefalet borcunu ödediği için, onun edimi ancak kendi borcunu sona erdirir(s 496).
Kefalet sözleşmesi asıl borcu doğuran hukuki ilişkiden ayrı muhtevası ve hukuki illeti olan tamamıyla bağımsız bir sözleşmedir.(s 497-498)"

Asıl borç: Kira sözleşmesinden doğan kiracının ödemekle yükümlü olduğu borç.
Kefilin borcu: Kefalet sözleşmesinden doğan borç.

Talep kefilin kefalet sözleşmesinden doğan yükümlülükleri sona erdiğinden artık -her ne kadar kiracının kira borcunu ödeme yükümlülüğü devam etmekte ise de- kefaletten doğan borcunun bulunmadığına ilişkindir. Fikrim hala aynı.

Kira sözleşmesine yer alan kefalete ilişkin madde dayanaktır ancak kira sözleşmesinin içine derc edilmiş olması, ayrı bir "kefalet sözleşmesi" adı altında yer verilmemiş olması durumu değiştirmez. Ancak uygulamada bu detaya dikkat edileceğini sanmıyorum, kanaatimce Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görev konusunda uyuşmazlık çıkmayacaktır.

İyi çalışmalar.