Mesajı Okuyun
Old 05-12-2011, 12:26   #12
Av. Alper KOÇ

 
Varsayılan

T.C.
ANKARA
9. İDARE MAHKEMESİ

DAVACI
VEKİLİ
ESAS NO : 2010/2223
KARAR NO : 2011/1710
DAVALI __________________: SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI / ANKARA
VEKİLİ ___________________ :
DAVANIN ÖZETİ___________ : Davacının Emekli Sandığına tabi geçen hizmetlerine karşılık emekli
ikramiyesi ödenmesi talebinin reddine ilişkin 05/10/2010 tarih ve 62.808.001 sayılı davalı idare işleminin; Anayasa
Mahkemesinin 05.02.2009 tarih ve E:2005/40 , K:2009/17 sayılı kararı ile 2829 sayılı kanunun 12.maddesinin 1.
fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği , bu karardan sonra yeniden yapılan yasal
düzenlemenin de Anayasaya aykırı olduğu, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca emekli sandığına tabi
olarak geçen hizmetlerine karşılık emekli ikramiyesi ödenmesi gerektiği ileri sürülerek iptali ile hakettiği emekli
ikramiyesinin ödeme tarihindeki güncel tutarlar üzerinden hesaplanarak ödenmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Anayasa Mahkemesinin 05.02.2009 tarih ve E:2005/40 , K:2009/17 sayılı kararı ile 2829
sayılı Kanunun 12.maddesinin 1. fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmişse de,
19.06.2010 tarihli, 27616 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ve yayımı tarihinden itibaren yürürlüğe giren
16.06.2010 tarihli ve 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
yapılmasına Dair Kanunun 14 üncü maddesi ile 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 89 uncu maddesinde
yapılan değişiklik dikkate alındığında davacıya emekli ikramiyesi ödenmesinin mümkün olmadığı, tesis edilen
işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının Emekli Sandığına tabi geçen hizmetlerine karşılık emekli ikramiyesi ödenmesi talebinin
reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile hakettiği emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki güncel tutarlar
üzerinden hesaplanarak ödenmesi istemiyle açılmıştır.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun
"Aylığı Bağlayacak Kurum" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında, "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden,
ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması
halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve
ödenir." hükmü yer almış; "Emekli ikramiyesi" başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında ise "Son defa T.C. Emekli
Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet
süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek
ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre
emekli ikramiyesi ödenir." hükmüne yer verilmiş, Anayasa Mahkemesinin 5.2.2009 günlü ve E:2005/40, K:2009/17
sayılı kararı ile, 2829 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi
görevlerden emekliye ayrılan ve ..." ibaresinin iptaline karar verilmiş, bu
kararın gerekçesinde "............ bir yıldan fazla 5434 sayılı Yasa kapsamında görev yaptıktan sonra kamu
dışında bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olarak çalışmalarını tamamlayıp 2829 sayılı Yasa'nın 8. maddesi
uyarınca yaşlılık aylığı bağlananlara da, son defa Emekli Sandığına tabi bir görevden emekliye
ayrılma koşulunu taşımadıklarından Emekli Sandığına tabi olarak yaptıkları çalışma sürelerin için emekli
ikramiyesi" ödenmemesi ve bu suretle emekli ikramiyesi ödenmesi konusunda "son defa bağlı olunan sosyal
güvenlik kurumuna göre ayırım" yapılmasının Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu vurgulanarak
Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yaşlılık aylığı bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve
ortaklıklarda prim veya kesenek Ödemek suretiyle geçen sürelerin toplamı üzerinden T.C. Emekli Sandığı
tarafından emekli ikramiyesi ödenmemesinin de anılan Anayasa hükümlerine aykırılık oluşturduğu belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıda özetlenen kararından sonra; uyuşmazlık konusu olayın yasal dayanağını
oluşturan ve 16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu’nun 89. maddesinin birinci fıkrasında “Hizmet sürelerinin tamamı bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesi kapsamında geçenlerden emekli, adi
malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her
tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir. Son defa bu Kanun
veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta
iken emekliye ayrılan ve kendilerine mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen
Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık
bağlananlara ise, bu Kanuna tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet
sürelerinin toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir. Mülga 2829 sayılı Kanunun 12
nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile üçüncü fıkrasının son cümlesinin bu maddeye aykırı hükümleri
uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu’nun 89. maddesinin değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinin “Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı
Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye
ayrılan ve...” bölümünün, Anayasa’nın 2., 10., 138. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla Anayasa Mahkemesinin
Esas Sayısı:2011/81 esasında kayıtlı açılan davada; Anayasa Mahkemesi' nin 12.05.2011 günlü, E.2010/81,
K.2011/78 sayılı kararı ile "Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği hükümle eldeki davada iptali istenilen hükümler
arasında ilk bakışta farklılık varmış gibi görünse de, farklılık 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden
kaynaklanan mevzuat değişikliğine dayanmaktadır. 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinde 5434 sayılı
Kanun’a ilişkin geçiş hükümleri yer almaktadır. Her iki kural kapsamına giren kimseler son defa T.C. Emekli
Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen
hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlardır. İptali istenilen kuralda 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesi
hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerin de eklenmiş olması kapsamı değiştirmemektedir. Her iki kural
gereğince kapsamdaki kişilere 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesi gereğince Emekli Sandığı Kanunu’na tabi daire,
kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden her tam
fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak ödenmektedir.
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesi’nin K.2009/17 sayılı kararıyla iptal ettiği kural ile eldeki davada iptali
istenilen kural kapsam ve içerik yönünden aynı niteliktedir. Bu nedenle iptali istenilen kural Anayasa’nın 153.
maddesine aykırı olarak yasalaşmıştır." gerekçesiyle 16.6.2010 günlü, 5997 sayılı Bazı Kanunlarda ve 190 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle, 8.6.1949 günlü, 5434 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesinin değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinin “Son
defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren
görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve ...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar
verilmiş, bu karar 09.07.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesince bir kanunun tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı
bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre
görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun
görülemez.
Diğer yandan, Anayasanın 153. maddesine göre yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan
Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararının, bu karardan önce açılmış bulunan ve henüz sonuçlanmamış olan
tüm davalara uygulanması gerekmektedir.
Buna göre, Anayasa Mahkemesince verilen karar ile, farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet süreleri
birleştirilmek suretiyle, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan sosyal güvenlik kurumu
tarafından aylığı bağlananlardan, son defa Emekli Sandığına tabi bir görevden emekliye ayrılmamış olanlar ile
Emekli Sandığı dışındaki sosyal güvenlik kurumlan tarafından emekli veya yaşlılık aylığı bağlananlara emekli
ikramiyesi ödenmesine engel olan "Son defa bu Kanun veya 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi
hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışmakta iken emekliye ayrılan ve ..." ibaresi iptal edildiğinden,
2829 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1. fıkrasının iptal kararından sonraki şekline göre, "kendilerine bu Kanunun 8
inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire,
kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C.
Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi" ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanan davacıya, T.C. Emekli Sandığına tabi
daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden emekli
ikramiyesi ödenmesi gerekmekte olup yasal dayanağı kalmayan aksi yöndeki dava konusu işlemde hukuka uyarlık
bulunmamaktadır.
Anayasa’nın 125. maddesinde ise “idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle
yükümlüdür.” kuralına yer verilmiş olup, davacının hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanan işlem nedeniyle
uğradığı zararın tazmini Anayasal bir zorunluluktur.
Öte yandan, dava dilekçesinde, davacı tarafından hakettiği emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki güncel
tutarlar üzerinden hesaplanarak ödenmesi yönünde talepte bulunduğu görülmekle birlikte;
5434 sayılı Kanunun 89. maddesinde; “Emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanan veyahut
toptan ödeme yapılan; asker, sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için, aylık bağlamaya esas tutarların bir
aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir. Verilecek emekli ikramiyesinin hesabında, 30 fiili hizmet yılından fazla süreler
nazara alınmaz. İştirakçilerden, kanunlarla belirlenen bekleme süreleri sonunda kadrosuzluk veya yaş haddi
sebebiyle emekliye sevk edilenler ve vazife malûllüğü hükümlerine göre vazife malûllüğü aylığı bağlananlar ile
ölüm sebebiyle haklarında emeklilik işlemi uygulananlara; bu Kanuna göre aylığa hak kazandıkları tarihi takip eden
üç ay içinde emekli ikramiyesinin hesaplanmasına esas alınan katsayılarda meydana gelecek artış nedeniyle
oluşacak ikramiye farkları ile ilk malî yılın birinci ayında katsayılar dışındaki diğer unsurlarda meydana gelecek
artışa, bu tarihte yürürlükte olan katsayılar uygulanmak suretiyle bulunacak ikramiye farkları, emekli ikramiyesi ile
ilgili hükümlere göre ayrıca ödenir. Ancak, aylığa hak kazandıkları tarihi takip eden üç ay içinde katsayılarda artış
yapılmadığı takdirde, müteakiben katsayılarda altı ay içinde yapılacak ilk artıştan doğan ikramiye farkları da
bunlara ayrıca ödenir. Emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylığı bağlanmadan veyahut toptan ödeme
yapılmadan ölen iştirakçiler için yukarıdaki esaslara göre hesaplanacak ikramiyenin tamamı, aylığa veya toptan
ödemeye hak kazanan dul ve yetimlere, bu Kanunun 68 inci maddesinde gösterilen hisseleriyle orantılı olarak
ödenir. ... Bu Kanunun 88 inci maddesi kapsamına girenlerin emeklilik ikramiyeleri hakkında da yukarıdaki
hükümlere göre işlem yapılır. Sandıkça tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek emekli ikramiyelerini almadan ölenler ile
ölüm tarihinde aylığa müstehak dul ve yetim bırakmadan ölen iştirakçilerin ikramiyeleri, kanunî mirasçılarına
ödenir. Bu madde gereğince ödenecek emeklilik ikramiyesi ödendikçe onayı veren kurumca, Sayıştay ve Danıştay
başkanlarının ise kendi kurumlarınca, yazı ile istenilmesi üzerine en çok iki ay içinde faturası karşılığında Sandığa
ödenir. Ölenlerin hak sahiplerine ödenecek emeklilik ikramiyesinin tahsili hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü
uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda değinilen 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun 89. maddesine göre emekli ikramiyesi
ilgiliye bağlanan emekli aylığı esas alınarak belirlenmektedir. Emeklilik, memuriyet statüsünün değişmesine neden
olan ayrı bir statü olduğundan, bu statünün başlangıcı da aylığın bağlandığı tarih olduğu gibi emekli aylığı da,
ödenecek ikramiyenin bir unsuru ve ölçüsü olup, emekli aylığı belirlendikten sonra buna göre ikramiye
ödenmektedir. Bu nedenle; davacının yoksun kaldığı ikramiye farkı, diğer bir anlatımla uğranılan zarar emekli
aylığının bağlandığı tarih itibariyle oluştuğuna göre, tazmini gereken zararında, zarara neden olan bu işlemin tesis
olunduğu tarihteki hukuksal duruma göre hesaplanması gerekeceği tabiidir.
Bu itibarla; yukarıda değinilen açıklamalar ve yasal mevzuat hükümleri gereğince, davacıya ödenmesi
gereken emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki güncel tutarlar üzerinden hesaplanarak ödenmesi yönündeki
istemin, herhangi bir yasal dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından reddi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, davacının işlem nedeniyle ödenmeyen emekli
ikramiyesinin davalı idarece ödenmesine, davacının emekli ikramiyesinin güncel tutar üzerinden ödenmesi
isteminin ise reddine , aşağıda dökümü yapılan 66,55 TL yargılama giderinin davanın sonuçlanış biçimine göre
40,00 TL ile AAÜT uyarınca belirlenen 550,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer
yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, AAÜT uyarınca belirlenen 550,00 TL vekalet ücretinin
davacıdan alınıp davalı idareye verilmesine, artan posta giderinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini
izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 14/07/2011 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.
Başkan Üye

Konuya ilişkin olarak Ankara 9. İdare Mahkemesi tarafından verilen kararı sizlerle paylaşmak isterim. Mahkeme Anayasanın 125. maddesini gerekçe göstererek mağdurların lehine karar vermiş.

Emekli ikramiyesinin güncel tutar üzerinden ödenmesini talep etmeniz durumunda karşı vekalet ücreti doğacaktır Zira mahkeme emeklilik tarihinde geçerli olan ikramiye tutarını esas almış ve talep tarihinden itibaren faiz istenebileceğini belirtmiş.