Mesajı Okuyun
Old 03-12-2011, 18:09   #6
_serap_

 
Varsayılan

Kooperatif ile boru firması arasındaki taşıma sözleşmesi ile sorumluluğunun doğabileceği düşüncesindeyim. Sonuç olarak kooperatifin hangi aracı(o yükü taşımaya yetkin olup olmayacağını,gerekli belgeleri olup olmadığını denetleyerek) boru firmasına yükü taşımak üzere yönlendirmesi söz konusu. Yani kooperatifteki her aracı o büyüklükteki yükü taşımak için yönlendiremez, kooperatife üye olan her şoförde o yükü taşıyamaz. Buna karar veren yani emir veren yetkili birileri olmalı diye düşünüyorum. Umarım hakim de bizim gibi düşünür. Tam anlamıyla uygulanamamakla birlikte aşağıdaki Yargıtay kararını bulabildim yalnızca.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/14390

K. 2004/9080

T. 30.9.2004

• TAŞIMA SÖZLEŞMESİ ( İşleten Araç Sahibi Olan ve Alıcı Sıfatıyla Sicilde Kayıtlı Gözüken veya Uzun Süreli Kiralama Ariyet Rehin Gibi Hallerde Kiracı Ariyet vaya Rehin Alan Kişi Oluşu - Kendi Hesabına ve Tehlikesi Kendisine Ait Olmak Üzere Araç Üzerinde Fiili Tasarrufta Bulunduğu İspat Edilen Kimse de İşleten Sayılacağı )

• TAZMİNATIN RÜCUEN TAHSİLİ ( Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanması - Kimin İşleten Sıfatını Kazanacağı Trafik Kanununun 85 ve 3. Maddelerine Göre Tespiti Gereği )

• İŞLETEN SIFATI ( Araç Sahibi Olan ve Alıcı Sıfatıyla Sicilde Kayıtlı Gözüken veya Uzun Süreli Kiralama Ariyet Rehin Gibi Hallerde Kiracı Ariyet vaya Rehin Alan Kişi Oluşu/Kendi Hesabına ve Tehlikesi Kendisine Ait Olmak Üzere Araç Üzerinde Fiili Tasarrufta Bulunduğu İspat Edilen Kimse de İşleten Sayılacağı - Taşıma Sözleşmesi )

2918/m.3,85


ÖZET : Trafik Kanununun 3. maddesine göre işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet, veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Sivas Asliye 2.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 23.09.2003 tarih ve 1999/707-2003/699 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Muktedir Lale tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sivas Bölge Müdürlüğü ile davalı kooperatif arasında 22.08.1995 tarihli taşıma sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıya ait olan ve davalı kooperatifin emrinde çalışan dava dışı sürücü İhsan A'ın idaresindeyken oluşan trafik kazası sonucu şantiye personellerinden Samet H'nin öldüğünü, kazanın oluşumunda 8/8 oranında teknik arızanın etkili olduğunu, her iki davalının araçtaki teknik arızadan sorumluluklarının bulunduğunu, müvekkilince ölen personelinin yakınına toplam 8.927.775.000.-lira tazminat ödendiğini ileri sürerek, anılan meblağın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, ölümle sonuçlanan trafik kazasının teknik arıza nedeniyle meydana geldiği, davacı idarenin kazaya karışan aracı uzun süreli kiraladığı, periyodik bakım ve tamiratının davacı idare tarafından yapılacağı veya yaptırılması gerektiği, sürücü ve araç malikine kusur izafe edilemeyeceği, rücu koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davacı kurumun, davalılardan kooperatif ile yapmış olduğu taşıma sözleşmesinden dolayı işleten sıfatını kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davaya konu kazanın, davalılardan Turan A'ın maliki olduğu aracın dava dışı sürücüsü İlhan Arslan'ın idaresindeyken meydana geldiği, davacı idarenin çalışanı olmadığı çekişme konusu değildir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85 nci maddesinde "bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa; motorlu aracın işleteni bu zarardan sorumlu olur" hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 3 ncü maddesinde işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet, veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır, şeklinde tanımlanmıştır. Doktrinde, işleten motorlu bir aracı, kendi menfaat ve hesabına işleten, tehlike ve masraflarını üstlenen, araç ile aracın işletilmesi için gerekli personel üzerinde fiilen ve doğrudan doğruya emir ve tasarruf yetkisine ( gücüne )sahip olan kimse olarak tanımlanmıştır. ( Bkz.Prof.Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku - Genel Hükümler, Genişletilmiş 2.Bası, Ankara, 1988, Cilt-2, Sh.243 ).
Bu durumda, yukarıdaki tanımlamalar ve davacı idare ile davalı kooperatif arasında yapılan sözleşme çerçevesinde, davacı idarenin işleten sıfatını kazanmadığı gözetilerek, bu konuda bilirkişi raporları arasındaki çelişki dahi giderilmeksizin yazılı gerekçelerle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.