Mesajı Okuyun
Old 02-12-2011, 09:30   #8
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan xploide
Sayın meslektaşlarım bahsi geçen makbuzun bana ait olmadığı adli tıp incelemesi ile sabit oldu ve savcılık da hakkımda soyut iddia dışında delil bulunmadığından işlem yapılmasına yer olmadığına karar verdi. Ancak bu kez anladığım kadarıyla adalet bakanlığının emri ile dava açılmasına karar verilmiş ve tck 257/1 görevi kötüye kullanma suçlaması ile hakkımda dava açıldı. Bu konuda yorumlarınıza ihtiyacım var saygılarımla
Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Öncelikle geçmiş olsun.

Adalet Bakanlığı neredeyse avukat ile ilgili tüm izin taleplerine olumlu cevap veriyor.

Benim başımdan geçen bir olayı kısaca özetlersem sanıyorum sistemin böyle olduğunu anlarsınız ve sabırlı olmak gerektiğine de kanaat getirirsiniz.

2004 yılında bir müvekkile ait ihtarnameyi noterden muhatplarına gönderdim. Muhataplar, kurum ve kurum yetkilisiydi.

İhtardan sonra kurum vekili, ihtar nedeniyle hakaret ve tehdit şikayeti ile hem müvekkil hakkında hem de vekili olarak şahsımdan şikayetçi oldu.

Savcılık avukat olduğum için benim hakkımdaki şikayet nedeniyle Adalet Bakanlığından izin istedi. Bakanlık, suç unsuru görülmediği gerekçesiyle izin vermedi.

Kurum vekili, Ankara 7.İdare Mahkemesine başvurup, Adalet Bakanlığının izin vermediği işleminin iptalini dava etti. ( Bu dava tarafıma ihbar edilmedi)

Ankara 7. İdare Mahkemesi Adalet Bakanlığının izin vermeme kararını iptal etti. Adalet Bakanlığı karara uydu ve izin verdi.

Dosya İstanbula geldi, Savcılık Son Soruşturmanın açılmasına izin istedi.

Ağır Ceza mahkemesi, ihtarnamede suç unsuru olmadığı ve avukatlık görevinin gereği yapıldığı gerekçesiyle (oybirliği ile) talebi reddetti.

Kurum vekili bu karara da itiraz etti. En yakın yerdeki Ağır Ceza Mahkemesi itirazı değerlendirdi ve izin vermeme kararının doğru olduğunu belirterek, "itirazı reddetti"

Dosya kapandı sandım…


Aradan yaklaşık 2 yıl geçti. Bir gün bir tebligat geldi.

Adalet Bakanlığı Yazılı Emirle Son soruşturmaya yer olmadığına dair kararı bozduğunu, "suçun olup olmadığını son soruşturma kararı verildikten sonra asıl mahkemesinin vereceğini" gerekçe gösteriyordu. (Son Soruşturma talebini inceleyen mahkeme neyi inceliyor açıkçası anlaşılmıyor bu gerekçeden)

Ya sabır çektim ve her şerde bir hayır vardır demeye başladım.

Derken Mahkeme bu defa yazılı emirle bozmaya uydu ve hakkımda Ağır Ceza Mahkemesinde konusu suç teşkil etmeyen ihtar nedeniyle dava açıldı.

Bu arada müvekkilim aynı şikayet ve ihtar nedeniyle yargılandı, beraat etti ve karar kesinleşti. Ben hala aynı ihtar için yargılanıyorum…

Mahkemenin ilk duruşmasına katıldım, savunmamı tekrar ederek, verdim.. Müvekkilimim beraat ettiğini de söyledim. Dosya numarasını istediler onu da verdim...

Mahkeme müvekkilin beraat kararını istemek üzere duruşmayı erteledi. 2. Duruşmada beraatime karar verildi.

Kurum vekili Temyiz etti. Savcı temyiz etmedi. Halen Yargıtay'da. İnternetten baktığımda Yargıtay Başsavcılığı lehime Onama istemiş.

Bekliyorum halen…

Yani suç yoksa yorulursun üzülürsün, hatta kırılırsın ama neticede olay aydınlanır.

Not: Bu dosyayı torunlarıma anlatacağım bir anı olarak saklıyorum.
Halkla iç içe bir meslek icra ederken canı sıkılan, avukatından gereksiz ve dayanaksız şekilde şüphe duyan, suç unsuru taşımadığı halde yine de şikayet etmekte bir sakınca görmeyen müvekkiller ve savunma dokunulmazlığı sınırlarını kesinlikle aşmadığı/hakaret ve iftira niteliğinde olmadığı halde dilekçedeki beyanlardan dolayı meslektaşı hakkında şikayetçi olan avukatlar.. Bu ve benzeri birçok durumda Adalet Bakanlığı'nın hiç inceleme dahi yapmadan soruşturma izni verdiği çok sayıda örnek mevcut.