Mesajı Okuyun
Old 28-11-2011, 16:48   #10
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Bu karar, m. 18 anlamında işveren vekilinin işverene açtığı bir davaya ilişkin olarak, işçinin m.18 anlamında işveren vekili sayılıp sayılmayacağına ve yasa kapsamında olup olmadığına ilişkin olarak verilmiş.

Alıntı:
T.C
YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

YARGITAY İLAMI
ESAS NO :2008/27930
KARAR NO:2009/11600
YARGITAY KARARI

Davacı işçi, davalı şirkete ait işyerinde 20.09.2000 tarihinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 04.07.2007 tarihinde geçerli bir neden olmaksızın işverence sona erdirildiğini belirterek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesinin karar verilmesini, işe başlatmama tazminatı ile çalıştırılmadığı en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davacının davalı şirketi fiilen sevk ve idare eden en yüksek konumdaki yetkili olduğunu, ayrıca belirli süreli hizmet akdi ile çalıştığını, bu nedenle iş güvencesi kapsamında olmadığını, davacının bizzat kaleme aldığı 02.07.2007 tarihli ‘ihtarname – işyeri ve çalışan huzuru’ başlıklı yazının son paragrafında belirttiği üzere davalı şirkette çalışmaya niyetinin olmadığını, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece gümrükteki malların ithalatının gecikmesinin davacıdan değil, nakit sıkıntısından kaynaklandığı, diğer suçlamaların kanıtlanmamış soyut iddialar olduğu, davacı hakkındaki tüm suçlamaların davacının bir kısım usulsüz uygulamalara karşı çıkıp yönetim ile ters düşmesinden sonra ortaya atıldığı, 7 yıla yakın çalışması sırasında daha önceden hakkında herhangi bir tutanak tutulmadığı, savunma alınmadığı, dolayısıyla haklı fesih için 4857 sayılı yasanın 25/II maddesinde aranan şartların oluşmadığı, geçerli fesih için de davacının son olarak atılı suçlamalar yönünde savunmasının alınmadığı, yasanın aradığı şekil şartına uyulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.


İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz.
Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.

İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir.(26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilam.)
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta ticaret müdürü olarak çalışan davacının davalı şirketi fiilen sevk ve idare eden en yüksek konumda ki yetkili kişi olduğu, işveren konumunda bulunması nedeniyle iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı işverence ileri sürülmüştür. Dosyada mevcut organizasyon şemasında genel müdürden sonra üretim müdürü, ticaret müdürü, mali ve idari işler müdürü ve kalite müdürü yer almaktadır. Genel müdürden sonra ‘genel müdür yardımcısı’ pozisyonunun bulunup bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davalı şirkette genel müdür yardımcısı pozisyonu yoksa organizasyon şemasında genel müdürden sonra gelen pozisyonlarda görev alan kişiler işletmenin bütününü sevk ve idare eden işverenin vekilinin yardımcıları konumuna geleceklerdir. Somut olayda genel müdürden sonra ‘genel müdür yardımcısı’ pozisyonunun olup olmadığı , davacının genel müdürün yardımcısı pozisyonunda bulunup bulunmadığı yeterince araştırılmamıştır. Belirtilen yönlerden araştırma yapılarak davacının işveren vekili veya yardımcısı olup olmadığı belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.