Mesajı Okuyun
Old 28-11-2011, 16:15   #9
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Ben de Sayın İbrahim Yiğit ile aynı düşüncedeyim.

Bir kimsenin işveren vekili olarak kabulü için onun illa iş yerinin bütününe yönelik olarak ve işçi alıp-çıkarma yetkisi ile donatılması aranmamalıdır.

Bu husus, söz konusu işveren vekili hakkında 18, 19, 21 ve 25/son maddelerin uygulanıp uygulanmayacağı açısından önem arz eder. Yoksa, kişinin işveren vekili sayılmasına halel getirmez. İşveren vekili sayılma açısından belirleyici ölçüt, kişinin işveren adına hareket edebilmesi ve yönetsel yetkileri bulunmasıdır. Karar buldukça paylaşırım. Eklediğim karardan iş veren vekillerinin çeşitli ve kısmi yetkilerle yetkilenebileceği sonucu çıkıyor.

Saygılar.

Alıntı:
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi 2004/5246 E.N , 2004/18891 K.N.

İlgili Kavramlar

İŞ AKTİNİN FESHİ
İŞVEREN VEKİLİ

Özet
İŞYERİNİN BÜTÜNÜNÜ SEVK VE İDARE EDEN VE İŞÇİYİ İŞE ALMA VE ÇIKARMA YETKİSİ BULUNAN İŞVEREN VEKİLLERİ, İŞ GÜVENCESİ KAPMASI DIŞINDADIR.


İçtihat Metni

Davacı, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı davalı işyerinde personel müdürü olarak 12.5.2003 - 14.12.2003 tarihleri arasında iş sözleşmesi İle çalışırken 4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesi uyarınca ihbar öneline ait ücreti peşin ödenmek kaydıyla işverence feshedilmiştir.

Davacı 7.1.2004 tarihinde bir aylık süre içinde feshin geçersizliği ve işe iade davası açmıştır.

Mahkemece davacının personel müdürü ve işveren vekili olması nedeniyle iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

4857 sayılı iş Kanununun 18/son maddesinde işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi İşe alma ve çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri örneğin fabrika müdürleri iş güvencesi kapsamı dışında bırakılmıştır. Davacının tek başına işçiyi işe alma ve çıkarma yetkisi bulunmadığı gibi işyerinin bütününü sevk ve idare yetkisi de bulunmamaktadır.

Davacı süresiz iş sözleşmesi ile çalıştığından ihbar tazminatı ödenmek suretiyle işten çıkarılmıştır.

Öte yandan fesih bildiriminde fesih sebebi açık ve kesin bir şekilde bildirilmediğinden fesih geçersiz olarak kabul edilmelidir.

Bu durumda davacının işe iadesine karar vermek gerekirken yazılı şekilde davanın reddi hatalı olup kararın bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda gösterilen gerekçelerle,

1-Kocaeli İkinci İş Mahkemesinin 10.2.2004 tarih ve 2004/62-54 sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,

2-Davanın kısmen kabulüyle feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,

3-Davacı süresi İçinde işverene başvurduğunda kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık süre içinde doğmuş bulunan ücret ve diğer hakların ödenmesi gerektiğinin tesbitine ödenmiş ihbar tazminatının mahsubuna,

4-Davacının kıdemi ve fesih şekli gözönüne alınmak süresi içinde işverene başvuruda bulunduğu taktirde işe başlatılmaması halinde, ödenecek tazminatın dört aylık ücreti, tutarında olduğunun belirlenmesine,

5-Harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 300.000.000 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

7-Davacının yaptığı 46.100.000 TL. mahkeme masrafının davalıdan alınıp davacıya verilmesine kesin olarak, 20.9.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.