Mesajı Okuyun
Old 28-11-2011, 13:27   #8
Atahun

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Sayın Atahun;

Temsil yetkisini siz çok geniş düşünüyorsunuz. Temsil yetkisinden kasıt, işyeri içinde işçilere karşı işvereni temsildir. Bu nedenle kamu kurum ve kuruluşları ile münasebet veya farklı konularda işvereni temsil değildir. (1) Temsil yetkisi, sadece kendisine verilen yetki alanı ile sınırlıdır. Yetki aşımı sebebiyle yapılan işlemlerden dolayı işverenin icazetine bağlıdır. Somut olayda işveren vekili olduğunu düşündüğüm muhasebe müdürü işçiyi işten çıkararak temsil yetkisini aşmıyor, küfür ederek haklı feshe neden olabilir.

(2) Diğer taraftan temsil yetkisinin verilmesi her hangi bir şekle bağlı değildir. O halde kendisinin işveren vekili olduğunu düşündüğüm muhasebe müdürünün bir vekalet veya yazılı sözleşmeye de ihtiyacı yoktur. İşveren bu kişiyi, muhasebe işlemlerinde kendisinin temsilcisi yapmış ve kendini temsil etmesini istemiştir. Artık bu muhasebe müdürü işveren vekilidir.

Kaldı ki, tüm işveren vekillerinin işçi alma ve işçi çıkarma gibi yetkilerinin olması beklenemez. Zira 18. maddede " ... işyerinin bütünün sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan ..." demekle, işyerinin bütününü sevk ve idare ettiği halde işçi alma ve işçi çıkarma hakkı bulunmayan işveren vekillerinden bahsedilmektedir. O halde, bir işyerinde birden fazla işveren vekili bulunabilir ve her işveren vekilinin her işlem için temsile yetkili olduğunu söylenemez. Ancak yine de bu onun, işveren sıfatı olduğu sonucunu değiştirmez.

Sayın İbrahim YİĞİT;

Size katılmıyorum.

1.) Asıl sorun burda zaten. İşin akışını sağlamak için verilen temsil yetkisi farklı bir şeydir, işveren vekili olmak farklı bir şeydir. Bir kişiye temsil yetkisinin verilmiş olması, ona tassarruflarında sınırsız hareket etme hakkı tanımayacağı gibi; işçi açısından da, adı geçenin "amir/müdür" pozisyonunda olması ona "işveren vekili" anlamı yüklemez diye düşünüyorum. İşveren vekili olarak değerlendireceksek, o zaman yaptırım neticesi ortaya çıkacak maddi/manevi hususların muhatabının da iligili muhasebe müdürü olması gerekmez mi? Dolayısıyla, yapılan fesihte muhasebe müdürü muhattap değildir. Burada muhattap, işveren/asıl işveren vekilidir. Belki işveren bu haberi aldığında muhasebe müdürünün iş akdini fesih edecekti? Hangi işveren kendisini maddi anlamda bağlayacak yetkileri çalışanına (yönetici de olsa) devreder? Bu hayatın olağan akışına da, doğasına da aykırı. Ayrıca, amir-memur, yönetici-işçi ihtilaflarında fatura neden işverene çıksın ki? Tamam, işin yürütülmesinden, işyeri düzeninden, işyeri huzurundan vs. durumlardan birinci derecede işveren/işveren vekili sorumludur ancak; kanun, işçilerin kendi aralarındaki kavgalardan, sataşmalardan, kısacası işi tehlikeye sokacak ve güven ve huzuru bozacak davranışlardan dolayı işverene haklı sebeplerle fesih hakkı tanımıştır.

Kısacası; Siz ustabaşına da "işveren vekili" derseniz, bir eliniz cebinizde sürekli tazminat ödersiniz.

2.) Şekle bağlıdır. Sınırsız da olsa... İşveren, temsil yetkisi verirken yazılı veya sözlü bunun sınırlarını belirler.