Mesajı Okuyun
Old 28-11-2011, 12:08   #4
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kezzy
HUMK gereğince, ortaklığın giderilmesi davası mülkiyete ilişkin ayni bir dava olduğu için gayrimenkulün aynına ilişkin davalar gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesinde açılır.

Peki alacağın karşılanması için, intihal edecek miras hisselerinin haczedildiği durumda da(veraset ilamı çıkartılıp, icra mahkemesinden yetki alındıktan sonra) gayrimenkulun bulunduğu yer mahkemesinde mi dava açılmalıdır, yoksa tasarrufun iptali davalarında olduğu gibi özel bir yetki kuralı getirilmiş midir?
Yani 3.kişinin (alacaklının) yerleşim yerinde de ortaklığıun giderilmesi davası açılabilir mi?

Yargıtay 6.H.D. 2008/12312 E. 2009/1668 K. 03.03.2009 Tarih
Karar: Dört parça taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı'nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle dosyadaki tüm evraklar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı alacaklı borçlu ortağın borcu nedeniyle yaptığı takip neticesi Alanya İcra Mahkemesinden aldığı yetkiye istinaden dava konusu 4 adet taşınmazdaki ortaklığın giderilmesini istemiştir. HUMK'un 13. maddesi uyarınca gayrimenkule müteallik davalar gayrimenkulun bulunduğu mahal mahkemesinde, gayrimenkulun birden fazla olması halinde ise gayrimenkullerden birinin bulunduğu mahal mahkemesinde ikame olunur. HUMK'un 13. maddesindeki düzenleme kamu düzenine ilişkin olup kesindir ve bu konuda yetki sözleşmesi dahi yapılamaz. Somut olayda ortaklığın giderilmesine konu 4 adet taşınmazdan 3 adedinin Ankara'da 1 adedinin ise Silifke'de olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda HUMK'un 23. maddesi gereği mahkemenin re'sen yetkisizlik kararı vermesi gerekirken işin esasına girilerek dava konusu taşınmazların satılarak ortaklığının giderilmesine karar verilmesi doğru olmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Adalet Bakanlığı'nın gösterdiği lüzum üzerine kanun yararına bozma isteğinin kabulü gerekmiştir.