Mesajı Okuyun
Old 21-11-2011, 17:02   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kapbana
Merhabalar,

Müvekkilin 3 ayrı faturaya dayalı borçlu olduğu firma, üç ayrı dosyada her bir fatura için ayrı ayrı takip başlatmışlardır. Gerek taraflar gerekse takip tarihleri dahi aynıdır.

BU takiplere karşı usulen yapabileceğimiz bir yol, itiraz hakkımız var mıdır? Çünkü 3 ayrı takipten vekilin elde edeceği toplam vekalet ücreti, üç faturayı aynı takip ile isteyebileceği vekalet ücretinden fazla olmaktadır ve vekilin amacının bu olma ihtimali akla gelmektedir.

Vekilin barosuna şikayet yolu dışında başkaca yapılabilecek yollar mevcut ise değerli fikirlerinizi sabırsızlıkla bekliyorum..


Yukarıdaki mesajı yazan meslektaşımın belirttiği aşağıdaki karar içeriğine katılıyorum.

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/5188

K. 2008/645

T. 29.1.2008

• TASARRUFU TEŞVİK ALACAĞI ( Alacağın Küçük Parçalara Bölünmesi Suretiyle Ayrı Davalara Konu Yapılıp Birden Fazla Vekalet Ücreti Edinilmesine Yol Açar Şekilde Hüküm Verilmesinin Dava Hakkının Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olduğu )

• KISMİ DAVADA VEKALET ÜCRETİ ( Hakim Tarafından Re'sen Uygulanması Gereken İyiniyet Kuralına Taraflar ve Avukatların da Uyma Yükümlülüğü Gözetildiğinde Alacağın Küçük Parçalara Bölünmesi Suretiyle Ayrı Davalara Konu Yapılmasının İsabetsiz Olduğu )

• İYİNİYET KURALLARI ( Hakim Tarafından Re'sen Uygulanması Gereken İyiniyet Kuralına Taraflar ve Avukatların da Uyma Yükümlülüğü Gözetildiğinde Alacağın Küçük Parçalara Bölünmesi Suretiyle Ayrı Davalara Konu Yapılmasının İsabetsiz Olduğu )

• DAVA HAKKININ KÖTÜYE KULLANILMASI ( Alacağın Küçük Parçalara Bölünmesi Suretiyle Ayrı Davalara Konu Yapılıp Birden Fazla Vekalet Ücreti Edinilmesine Yol Açar Şekilde Hüküm Verilmesinin Dava Hakkının Kötüye Kullanılması Niteliğinde Olduğu )

4721/m.2

1136/m.164

ÖZET : Davacı, tasarrufu teşvik alacağı ve nemasının, yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Kısmi dava açılmasını engelleyen bir yasal düzenleme bulunmamakla birlikte; hakim tarafından re'sen uygulanması gereken iyiniyet kuralına, taraflar ve avukatların da uyma yükümlülüğü gözetildiğinde; alacağın küçük parçalara bölünmesi suretiyle ayrı davalara konu yapılıp, Birden fazla vekalet ücreti edinilmesine yol açar şekilde dava, hakkının kötüye kullanılmasının, yukarıdaki hukuksal ilkeler ışığında korunmasına olanak bulunmadığı ve bu yönün kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilmeksizin, davalı Kurumun toplam borcun çok üzerinde vekalet ücreti ve yargılama gideriyle sorumluluğuna yol açılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

DAVA : Davacı, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, tasarruf teşvik alacağı ve nema tutarlarının yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davacı tarafından. fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşuluyla, 20.00 YTL'nin tahsili istemiyle açılan cava sonuca verilen kabul kararı, 16.11.2006 tarihinde kesinleşmiş olup; saklı tutulan haklar tutarını oluşturan 163,94 YTL'nin tahsiline yönelik eldeki dava ise. 22.06.2006 tarihinde açılmış ve her iki dava sonucu kurulan hükümde de, davacı taraf yararına. karar tarihinde geçerli tarife uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.

"Medeni Kanunda yer alan dürüstlük ilkesi ( MK m. 2 ) genel bir hukuk ilkesi olup usul hukukunda da geçerlidir. Devletin bir kurumu olan mahkemenin haksız, hileli ve kanuna aykırı şekilde bir yargılama ile uyuşmazlığı çözümlemesi düşünülemez. Ayrıca dürüstlük kuralı, kamu yaran açısından da dikkate alınmayı gerektirir. Çünkü, davanın usul ekonomisine uygun şekilde sonuçlanması, ancak dürüstlük kuralının medeni usul hukukunda da geçerli olması ve hakim tarafından kendiliğinden nazara alınmasıyla mümkün olur." ( Prof Dr. Hakan Pekcanıtez/Prof. Dr. OGUZ Atalay/Doç. Dr. Muhammet Özekes. Medeni Usul Hukuku. 6. Bası. Ankara 2007. s. 275-277 )

Kısmi dava açılmasını engelleyen bir yasal düzenleme bulunmamakla birlikte; hakim tarafından re'sen uygulanması gereken iyiniyet kuralına, taraflar ve avukatların da uyma yükümlülüğü gözetildiğinde; alacağın küçük parçalara bölünmesi suretiyle ayrı davalara konu yapılıp, birden fazla vekalet ücreti edinilmesine yol açar şekilde dava hakkının kötüye kullanılmasının, yukarıdaki hukuksal ilkeler ışığında korunmasına olanak bulunmadığı ve bu yönün kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilmeksizin, davalı Kurumun toplam borcun çok üzerinde vekalet ücreti ve yargılama gideriyle sorumluluğuna yol açılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Ne var ki bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.

SONUÇ : Hüküm fıkrasının yargılama gideriyle vekalet ücretine ilişkin ( 3 ) ve ( 4 ) numaralı bentlerinin hüküm fıkrasından silinmesine, yerine "3-Vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına," ibaresinin yazılmasına ve kararın bu ektiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Bu da numaraları verilen katılmadığım HGK kararı :


T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2010/12-138

K. 2010/169

T. 24.3.2010

• ŞİKAYET ( İlamda Yer Alan Asıl Alacak ve Buna Bağlı Fer'i Alacaklar İçin Ayrı Ayrı Takip Yapılmasının Mümkün Olduğundan Reddi Gereği )

• FER’İ ALACAKLAR ( İlamda Yer Alan Asıl Alacak ve Buna Bağlı Fer'i Alacaklar İçin Ayrı Ayrı Takip Yapılmasının Mümkün Olduğu - Şikayetin Reddi Gereği )

• İLAMDA YER ALAN ASIL ALACAK VE BUNA BAĞLI FER'İ ALACAKLAR ( Ayrı Ayrı Takip Yapılmasının Mümkün Olduğu - Şikayetin Reddi Gereği )

2004/m.16

ÖZET : Borçlu, ilamda hükmedilen kalemlerin üç ayrı icra takibine konu edildiğini, mükerrer takibe sebebiyet verildiğini ileri sürerek şikayet yoluna başvurmuştur. İlamda yer alan asıl alacak ve buna bağlı fer'i alacaklar için ayrı ayrı icra takibi yapılmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, şikayetin reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İcra Hukuk Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 22.09.2008 gün ve 2008/922 E., 2008/840 K. sayılı kararın incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 09.03.2009 gün ve 2008/24958 E., 2009/4787 K. sayılı ilamı ile onanmış, alacaklı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 13.10.2009 gün ve 10422- 18967 sayılı ilamı ile;

( ... Takip dayanağı Antalya 2. idare Mahkemesi'nin 25.04.2008 tarih ve 2005/833 Esas 2008/827 Karar sayılı ilamında, "240.000.-YTL maddi, 10.000.- YTL manevi tazminatın, 17.500.-YTL nispi vekalet ücretinin, ayrıca toplam 13.791,90.-YTL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" karar verildiği anlaşılmaktadır. Alacaklı tarafça mahkemece hükmedilen bu kalemlerin her biri ayrı ayrı ilamlı icra takibinin konusu yapılmıştır. Borçlu idare, ilamda hükmedilen kalemlerin üç ayrı ilamlı icra takibine konu edilmesini, mükerrer takibe sebebiyet verildiğinden dolayı şikayet konusu yapmıştır.

Dairemizin müstekar içtihatları gereği ilamda yazılı olan asıl alacak ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden tek bir takip yapılabileceği gibi ayrı ayrı takip yapılması da mümkündür. İlamda hükmedilen asıl alacak ve buna bağlı fer'i alacaklar yönünden ayrı ayrı takip yapılmasını engelleyen yasa hükmü bulunmadığından, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla; alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.03.2010 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.