Sorunu bir retorik (belagat-söz oyunu-mügalata) ve alınganlık sorunu olarak nitelemek doğru bir yaklaşım değil...
Niye?
1. Ortada yasa var, bunca yıllık ve hala devam eden yasaya uygun uygulama var.
2. Neden bundan vazgeçelim?..
Somut bu adliye idari sorumlularının avukata yönelik ve yerinde olmayan güvenlik takıntısı ve talimatı olmasa, değişen ne olacaktı? Hiçbir şey.
3. Yasaya aykırı bir durum vardır ortada. Retorik yapmaya da hacet yoktur; yasal durum izaha gerek kalmayacak kadar açıktır. Ne vatandaşla ne de hakim-savcıyla mukayeseyi kabul ediyoruz. Bu mantık, son günlerin "tutuklama" çılgınlığı gibi adeta. Herkes yargılansın, herkes tutuklansın; falanca niye tutuklanmadı, falanca niye salıverildi diye üzülenler var ya...
Bu da, herkes aransın, avukatlar da aransın, hakim-savcılar da aransın... Aynı mantık... Hayır efendim! Avukatlar mesleki mekanlarda ve görev icra ederken A-RA-NA-MAZ. Kimi mesajlarda aramak isteyenin saiki tartışılıyor ve zemin aranıyor burada. Ne kadar yanlış...
Sonra, biz avukatlar kime, niye alınalım ki...
Konunun, alınganlık gibi öznel ve meselenin adli, kurumsal özüne uygun olmayan kavramlarla ele alınmasını da doğru görmüyorum.
Konu yasal ve hukuksal boyutlar içinde ele alınmalıdır. Avukatın önce kendi yasal haklarına sahip çıkmasının önemi yadsınamaz... Ne olur aransak, dünyanın sonu mu kabilinden saiklerle bu görevden sarfınazar edilemez.
Saygılarımla.