Mesajı Okuyun
Old 04-01-2007, 10:19   #1
Ali Ozdogan

 
İnceleme Eyvah Basİretİm Var

Eyvah basiretim var
Tacir olma eylemi ile kazandığımız kabul edilen basiretli olma halinin ağır bedellerini ve yüklediği sorumlulukları ,hakların kullanımı da dahil bir çok hukuki muamelede karşımıza çıkan zorluklarla müşahede ediyoruz.
Tam kanunlarımızın kişilere verdiği hakları coşku ile alkışlamaya kalkarken tacirin basireti , kalkan gibi önümüze çıkıyor ve hevesimiz kursağımızda kalıyor.
Günümüz Türkiyesinde ticaret mesleğini ifa edenlerin bir çoğu dağıtım kanallarının bir ögesi.Dolayısıyla yetkili satıcılık ,acentelik,tellallık,komisyonculuk ve bayilik mesleğinin icracıları.Bu mesleklerdeki sağlayıcılar ,distribütörler ya da ithalatçılar da Türkiyede büyüklükleri açısından dikkate değer ve sözü geçen firmalar.Yani belirleyicilik özellikleri var ve dediğim dedik tarzı ile her an etkili olabilecek firmalar . Bu durum ticaretten anlayan çoğu insanın malumu.Bu büyüklüğe ulaşmış firmaların ,malların dağıtımı ve pazarlanması aşamasında yaptığı , rekabet kanunundaki deyimiyle 'dikey anlaşma'ların şartları kendi güçlerinin yönlendirici etkilerini taşımakta büyük balık ticaret yapmak için piyasa denizine giren büyük balığı adeta hakların eldesi açısından yutmaktadır.
Basiretli olmayı bir de günümüz koşullarında değerlendirmek anlamında ele alırsak, kelime anlamı algılama,kavrama,akıllı olma ve bilme olarak tanımlanan bu kavramın büyük firmaların baskısı altında nasıl hayatta kılınacağının tahlili gerekmez mi?
TTK.md.20/2 hükmü tacirin sağgörülü, konusunu bilen, hukuki ve fiili durumları kavrayabilen ve akıllı bir şahıs olması gereğini belirtmektedir.
Tacir devamlı olarak yaptığı işlerle ilgili mevzuatı, ne yapması gerekeceğini tacir olmayan şahıslardan daha iyi bilir ve bildiği kabul ediliyor. Tacirin bilmek zorunda olduğu şeylerin başında ticari hayatı için gerekli olan kanun hükümleri, ticari hayatın gerekleri ve teamülleri ile ticari örf ve adetler geliyor. Çünkü tacir, ticari hayatı ile ilgili olarak yapacağı tüm muamelelerde bunları dikkate almalı. Bu sebeplerden dolayı tacirden beklenen ihtimam tacir olmayanlara nazaran vasatın üstünde olacak.
Basiretli iş adamı gibi hareket etmenin bir özel halini Ticaret Kanunu ayrıca hükme bağlanmış. Mukavelelere konan cezai şartların fahiş olması halinde tacir olmayan şahıslar, hakimden bunun indirilmesini istiyebildikleri halde, eğer borçlu tacir ise böyle bir talepte bulunamıyor. Çünkü, tacir mukaveleyi yaparken basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda. Bu zorunluluk onun her türlü ihtimali düşünmesini, ve o cezai şartların neticelerini takdir etmesini gerektiriyor.
Bu açıklamalar ışığında bilgiye ulaştık olayı kavradık geleceği hesap ettik, akıllı ve donanımlı olduk yetti mi ya da yetecek mi? Tabiri caiz ise piyasa denizine girecek balık büyük balıkların iznini mi alacak yoksa denizler konusundaki kuralları koyan kural koyucunun hükümlerine mi tabii olacak ve güvenecektir.
Günümüzde maalesef büyük balıkların hakimiyeti sanki birbirleriyle anlaşmışçasına ki bu anlaşma halide rekabet kanunu açısından dikkate değer bir diğer konudur ,hep küçük balıkların zararına olmaktadır.
Bir beyaz eşya bayi adayının bayi olmak için imzalaması gereken sözleşmelerin şartlarını okusak ya da motorlu taşıtlar sektöründeki bir sözleşmeyi okusak tamamıyla ağır şartları dikte eder şekilde ve tek taraflı olduklarını görürüz.Hadi ilk kuruluş aşamasında matbudur hep böyledir onlar büyük şirkettir kendilerini sağlama alırlar söylemlerini kabul etttik ve iş sahibi olma hevesi ile imzaladık diyelim.Bu firmaların iş süresindeki sözlü baskılarına ne diyeceğiz.Gelen firma temsilcisi arkadaşların gereğinde fesih ederiz kapatırız söylemleriyle mal stoklattırma eğilimlerine hangi basiretle karşı duracağız.Kapatma noktasındaki bir beyaz eşya bayisi kapatınca piyasada olan taksitlerini hangi basiretle toplayacak parasını tahlil edecektir.Ya da genelde söylemlerle varılan mutabakat sonrası yatırımın yapılması sonrasında gelen sözleşme şartlarını görüp ''basiretimiz var ya işimiz olmazsa da olur'' mu diyeceğiz.
Rekabet kanunu bu konulardaki sıkıntılar açısından bir nimet olsa da tacirlerin iş kuramama,işini kaybetme korkusu ağır bastığı için kanuna müracat olmamakta büyük firmaların bu kanun etkisi ile adil davranması ortamı oluşamamaktadır.
Kısaca ülkemizdeki dikey anlaşmalar ile ilgili sözleşmeler , söylemler ve imalar , içerdikleri olumsuzluklar açısından baskı unsuru olarak algılanmalı ,sözleşmeler için rekabet kurulu onayı zorunluluğu yada benzer bir düzenleme ile olumsuz sözleşme ,söylem,ima terörüne son verilmeli ,Ticaret ortamı rahatlatılmalıdır.