Mesajı Okuyun
Old 25-10-2011, 16:01   #10
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Somut olay açısından karşı çıktığım düşünülmesin ancak, "gönüllülüğü" genel bir kıstas belirlemek doğru olmaz düşüncesindeyim. Çalışan gönüllü olarak itfayicilik görevini de, ilk yardımcı olma görevini de mevcut işine ilave olarak üstlenebilir örneğin.

Meslektaşımın bu görüşüne ben de katılıyorum.

5510 sayılı yasanın 13. maddesi 1. fıkrası c) bendi hükmüne göre " bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda.. " meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay iş kazası sayılmıştır.

Bu hüküm uyarınca, sigortalının geçirdiği kazanın iş kazası sayılması için, kaza sırasında görevlendirildiği işi dahi yapması gerekmemektedir. Örneğin işvereni tarafından malzeme almaya gönderilen işçinin yol üstünde bir kafede çay içerken bomba patlaması sonucu ölümü ya da yük teslimine giden şoförün yükü indirip dönerken döviz bürosuna uğraması ve burada meydana gelen silahlı saldırıda ölmesini Yargıtay Sosyal Güvenlik Hukuku kapsamında iş kazası saymaktadır. İşyeri veya eklentilerinde meydana gelenleri hiç söylemiyorum, onlarda bir çekişme yok zaten. Malum herkesin bildiği işyerinde kalp krizi sonucu ölen işçinin durumunun iş kazası sayılması gerektiği örneği var. Tabi başkaları da.

İşte, işverenin işyerinde veya işyeri dışında başka bir yerde (ev, okulda, aynı ilde ya da başka devlette) işçinin asıl işi dışındaki görevlendirmesi sebebiyle geçirilen kaza da Sosyal Güvenlik Hukuku bakımından iş kazası sayılmalıdır diye düşünüyorum.

Toparlarsak benim fikrim, işveren talimatı ile iş saatinde veya işyerinde olmasa dahi, asıl iş haricinde yapılan faaliyet sebebiyle meydana gelen kaza sosyal güvenlik hukuku bakımından iş kazası olarak kabul edilmeli ancak bireysel iş hukuku bakımından işverene karşı bir yaptırımının bulunmaması gerekmektedir diyorum.