Mesajı Okuyun
Old 21-10-2011, 23:05   #26
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Mesaj

Konu ilgimi çekti ve katılmak istedim

6183 sayılı kanun
Kanunun şümulü

Madde 1 - Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.

Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekil ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.


Alıntı:
11.Hukuk Dairesi 2004/5227 Esas 2005/1987 Karar 03.03.2005 Tarih:Karar: Davacı vekili, davalının sanayi suyu taşıma izin belgesini ihtarlara almadığını ileri sürerek, 4.914.000.000.-liranın temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacının alacağını 6183 sayılı yasa hükümleri uyarınca takip etmesi gerektiği, bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine vermiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

Alıntı:
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2003/13571 Esas 2004/8341 Karar 16.09.2004 Tarih: "...6183 Sayılı Yasanın 1. ve 54. maddeleri uyarınca, özel takip olanağı bulunması halinde genel hükümlere göre dava açılamayacağı ve yeraltı suları ile ilgili yönetmeliğin 9.5/c maddesine göre bu tür bedellerin ödenmemesi halinde 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil yapılacağının hüküm altına alındığı anlaşılmakla, mahkemece bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir..."

Katılım paylarının hukuki niteliği vergi harç gibidir dersek ki; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda böyle 98.madde ve en nihayetinde kamu hizmetinin görülmesinden kaynaklandığından -kanalizasyon katılım payı- 6183 sayılı kanun 1 kapsamında değerlendirilebilecektir.

Ancak sorun, neden genel takip ve dava yollarının kullanılamayacağıdır. Bunu yasaklayan kanun hükmü yok.
Alıntı:
Cebren tahsil ve şekilleri

Madde 54 - Ödeme müddeti içinde ödenmiyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Cebren tahsil aşağıdaki şekillerden herhangi birinin tatbikı suretiyle yapılır.

1. Amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi,

2. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi,

3. Gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflasının istenmesi.


6183 sayılı kanun madde 1 ve 54 kapsamında durum değerlendirmesi yaptığımızda, kapsama giren kamu alacaklarına münhasıran/ zorla 6183. madde usullerinin uygulanacağını düşünürsek oldukça kısıtlayıcı yasaklayıcı bir yorum yapmış oluruz.Oysa kanunla yasaklanmayanı yorumla yasaklamak doğru değildir düşüncesindeyim.

"Özel takip yoluna" ilişkin bir örnek var; İİK. 45. MADDE :Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.

Kanun takip yoluna / tahsile yukarıdaki gibi açıklıkla sınırlama getirmiştir.

Öte yandan, idarenin genel dava ve takip yollarını tahsil için kullanmasında "hukuki yarar" yok mudur? (Hukuki yarardan başka bir şey konuşmaz olduk bu aralar..) Davalı idare alacağının tespitini istemiyor ki eda davası açıyor.

Alıntı:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2005/8798 Esas 2006/9456 Karar 28.09.2006 Tarih: Dava, sanayi suyu taşıma izin belgesinin süresi içinde yenilenmemesi nedeniyle ceza bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Yer altı suyunun satışı taşınması tüketilmesi ve denetlenmesi esaslarını belirleyen yönetmeliğin 9.4.c maddesi tahsilatın 6183 sayılı Kanuna göre yapılacağını amir ise de, dava konusu alacak bu kanun kapsamında yer alan alacaklardan değildir. Kaldı ki anılan hüküm değiştirilerek tahsilatın özel hukuk hükümlerine göre yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Özel hukuk hükümleri çerçevesinde doğan böyle bir alacağın genel hükümlere göre dava konusu yapılmasında hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır.

Bu durumda, mahkemece, işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.09.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yukarıdaki karar da görüşüme uygun sayılabilecek.. bulabildiğim tek karar )))

Saygılarımla,