Mesajı Okuyun
Old 02-10-2011, 13:24   #15
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Kambiyo senedinin mücerretliğine, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, davacının iddialarını senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte delillerle ispatlaması gerektiğine ilişkin bir Yargıtay kararı:


Alıntı:




T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1299
Karar: 2005/11990
Karar Tarihi: 02.12.2005

MENFİ TESPİT DAVASI - SENEDE BAĞLI OLAN HER ÇEŞİT İDDİAYA KARŞI DEFİ OLARAK SÜRÜLEN VE SENEDİN HÜKÜM VE KUVVETİNİ ORTADAN KALDIRACAK VEYA AZALTACAK NİTELİKTE BULUNAN HUKUKİ İŞLEMLERİN TANIKLA İSPAT OLUNAMAYACAĞI HUSUSU
ÖZET: Davalının alacağının kambiyo senedine dayalı olmasına, kambiyo senedinin illetten mücerret olup, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağına, davacının senedin teminat senedi olduğunu yazılı delille kanıtlayamadığından yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.


(2004 S. K. m. 72) (1086 S. K. m. 290)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. Haluk Köksoy gelmiş, davalı tarafından kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Dava, davacının keşidecisi davalının lehdarı bulunduğu bonoların teminat olarak verildiği ve bu bonolarla borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve davacının davalıya yönelttiği yeminde gözetilerek davanın kısmen kabulüne, davacının 14.950.000.000. TL.lık bono ile ilgili davasının reddine, henüz takibe konulmamış 10.000.079.460. TL.lık senetten dolayı davalıya 3.600.000.000. TL. borçlu olduğunun tespitine, bakiye kısımla ve 15.000.000.000. TL.lık çekle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Sonuç: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalının alacağının kambiyo senedine dayalı olmasına, kambiyo senedinin illetten mücerret olup, alacağın varlığı için temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek bulunmamasına, HUMK. nun 290. maddesi gereği senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağına, davacının senedin teminat senedi olduğunu yazılı delille kanıtlayamadığından yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları



Karar özetini okumak yeterli sanırım.Karar özetine bakıldığında HER TÜRLÜ HUKUKİ İŞLEMİN TANIKLA İSPAT OLUNAMAYACAĞI yönündeki anafikir dikkatten kaçmamaktadır.

Yapmış olduğum hukuki nitelenirmeler tekrar gözden geçirildiğinde her hangibir hukuki işlemin tanıkla ispat olunucağı yönünde bir ifadem bulunmamaktadır.Tanıkla alakalı olarak söylemiş olduğum tek şey davacınıngöstareceği tanıklar ile ancak ve ancak hukuki VAKIA yı ispat edebileceğini, bu konuda dahi tanık dinletmesinin zor olacağı yönündedir.

Kaldı ki ilgili kurumdan gelecek imza incelemesi sonucunda imzanın davacı yana ait olmadığı yönündeki raporu da bu anlamda değerlendirmek zorundasınız.Zira iş bu dosyadaki en etkisiz delil tanık delili olmakla birlikte en etkili olanlar ise imza incelemesi sonucu ile suç duyurusu sonucudur.Bu noktada ilk mesajım olan ve 4. numarada yer alan tanığa ilişkin değerlendirmem aşağğıdaki şekildedir:

Alıntı:
Mücerretlik ilkesinin menfi tespit davasında karşı tarafın işine yarayacağını zannetmiyorum.Zira menfi tespit davasında amaç kambiyo senedini imzalamaya iten gerçek bir nedenin bulunup bulunmadığıdır.Bu anlamda karşı taraf asıl ilişkiye inilmemesi noktasında elbette diretecektir.

Sizin yapmanız gereken asıl ilişkiye inmektir.Ortada herhangi bir ticari vs ilişki yok ise olmadığını ancak ve ancak karşı tarafın asıl ilişkiye yönelik olarak herhangi bir delil sunamaması üzerinden kanıtlayabilirsiniz.Ayrıca arada var olan mahkemeye yansıyan husumet işinize yarayacaktır.Hayatın olağan koşulları içerisinde ve var olan bu husumet nedeniyle tarafların ticari alışverişlerinin devam etmesinin mümkün olmadığı yönündeki görüşünüzü tanık ifadeleri ile desteklemelisiniz.( tabi dinletebilirseniz ! )Tanıkların, " herhangi bir ticari ilişkileri yoktur ve/veya borç alıp verme gibi bir samimiyetleri yoktur " şeklindeki vakıaya ilişkin beyanları dahi yeterli olacaktır kanaatindeyim.Tabi yapılacak imza incelemesi sonucunun lehinize olması kaydı ile...

Bu arada suç duyurusunda bulunmayı ve bu durumu delil olarak eklemeyi de ihmal etmeyin.

Değerlendirmemin son cümlesine bakıldığında tanık ifadelerinin ancak imza incelemesinin davacı borçlu lehine olması halinde ve dinletebilme ihtimali neticesinde bir anlam kazanacağını da ayrıca vurgulamış olduğum görülecektir.