Mesajı Okuyun
Old 20-09-2011, 13:49   #13
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Cengiz bey,

1. Barışma talebi, aracı gönderme vs. gibi durumlarda yargıtayın affetme anlamına geldiği gerekçesi ile verdiği bir çok karar var. Bu anlamda artık bu eylemden dolayı, davanın zor durumda olduğunu biliyorum. Ama vicdanen de rahatım ki, bu tür bir aracılık-barışma talebi olayının olduğu konusunda müvekkilin bana verdiği bir bilgi olmamıştı. Bu anlamda artık, aracılık eyleminin gerçekleştiği dönemden önceki yaşanan olaylara dayanırsam işimiz imkansız bir yola girer.

2. Ayrılığa yol açan olaylarda, davalının, davacıdan gizli olarak yetişkin çocuklarına para vermesi var. Bu durum güven sarsıcı bir durum olduğundan boşanmaya sebeptir. Ancak 1.maddedeki durumun varlığı, bu sebebi ortadan kaldırmıştır.

3. Davalının şartı, davacının kötü oaln bir özelliğine son vermek değil, kendisini güvence altına alıp mal edinmeye çalışmaktır. Bu durumun varlığını hem davacı tanıkları hem de davalı tanıkları, "davalı kadının barışma için kendisine ev alması" talebinin olduğunu bizzat söylemişlerdir.

4. Sizin son cümlenizde belirttiğiniz husus, benim de dayanak hususum olacak. Yani eve dönmek için "ev alınmasını şart koşmak" hususu, tarafların aralarında maddi beklentinin daha ön planda olduğunu anlamına geleceği gerekçesi ile birliğin sarsıldığını gösterecektir.

İşte işin düğüm noktası olan 4. durumdaki hususa yönelik Yargıtay kararı bulmam gerek. Zira mahkeme hakimi, aracı gönderme ve barışma girişimini boşanmanın reddi için gerekçe olarak gösterecektir. Bunu söylememdeki gaye ise, daha 1 ay önce Yargıtaydan gelen bir dosyamda yine aynı hakimin kararını sırf bu sebeple bozdurmuştum.

Dediğiniz gibi kararlar varsa da, barışma girişimine rağmen boşanma hükmünün onandığı kararlar da bulunmaktadır. Bu kararlardan birini aşağıya kopyalıyorum. Barışma girişimini doğrudan doğruya "eşini affetmek" olarak nitelemek yanılgıya yol açar; her davada bu durum davanın özelliklerine göre değerlendirilmelidir.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

E:2004/333
K:2004/3658
T:23.03.2004

Taraf1ar arasındakı dayanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle durusma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz eden A.Caner Y. ile vekili Av. Engin Yıldırım ve temyiz eden karşı taraf vekili Av. Sait Bilen geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan hadiselerde eşlerin eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına gore; davalının ( kadının ) tüm, davacının ( kocanın ) aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanmaya sebep olan hadiselerde eşler eşit kusurludurlar. Bu ağırlıkta kusurlu olan eş yararına manevi tazminat takdir edilemez ( MK.m.174/2 ) manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Tarafların aynı yerde oturdukları anlaşılmaktadır. Velayeti anneye verilen müşterek cocuk ile davacı baba arasında her ayın belli günlerinde de şahsi ilişki kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru degildir.
4- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kurulus ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütun davaların Aile Mahkemesınde bakılacağını, geçici l. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeple manevi tazminat ve kişisel ilişki yönünden BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yonlerinin ise ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 375.000.000 Tl. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz pesin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, 23.03.2004 günunde oyçokluguyla karar verildı.
MUHALEFET ŞERHİ :
Davacı tanık beyanlarında gecen olaylardan sonra davacı barışma teşebbüsünde bulunmuştur. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi kanaatiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Başkan
Ali İhsan Özuğur