27-12-2006, 17:58
|
#12
|
|
Gözden kaçan bir kaç nokta olduğu kanısındayım. Öncelikle işçi tarafından açılan işe iade davasında (olayda işe iade davası açıldığı yolunda kuvvetli emareler olduğunu düşünüyorum.Yazıldıysada gözümden kaçmış. Bilmem yanlış mı?)işveren eğer haklı veya geçerli nedenle iş akdini feshettiğini iddia ediyorsa bu nedenini ispatlamak onun kanuni yükümlülüğü. Fakat 6 iş günlük süre iş akdini feshe yetkili organın fesih sebebini öğrendiği andan itibaren başlar. Ayrıca iş aktinin 25/II kapsamına giren fiiler nedeniyle feshi hallerinde feshin altı iş günlük hak düşürücü süre içerisinde sona erdirilmemesi halinde işçi için ihbar ve kıdem tazminatı isteme hakkı doğmakta ise de işe iade davası açılması durumunda hak düşürücü sürelerin uygulama alanı bulunmamaktadır. (Yargıtay kararları bulunmaktadır.)
Fesih bildiriminde gösterilen nedenlerin açık ve kesin olması ve hatta fesih bildiriminin yazılı yapılmasına da eğer işveren haklı nedenle (25/II) iş akdini fesih ettiğini iddia ediyorsa gerek yoktur. (Yargıtay kararı mevcut) Yargılama sonucunda sebebin haklı olmadığı ortaya çıkarsa zaten işe iade kararı verilmektedir. Fakat haklı nedenle fesih iddiası olmasına rağmen sırf feshin yazılı yapılmadığı veya 6 iş günlük hük düşürücü sürenin geçirilmesi nedenleri ile işe iade kararı verilemez, verilmemesi gerekmektedir.
Konumuz olan olayda ise işveren haklı nedenle iş akdinin fesih edildiğini iddia etmekte ve bunuda delil olarak C.Savcılığına yaptığı şikayeti göstermektedir. Her ne kadar yasa işe iade davalarını sonuçlanmasını kısa sürelerede bağlamış olsa bence C.Savcılığı tahkikatının sonucu beklenmelidir.
Diyelimki işe iade davası C.Savcılığındaki şikayetin sonucunu beklemedi ve işe iade kararı verdi, temyiz edilmedi kesinleşti veya yargıtayca onandı. Savcılıkta işe iade kararından sonra işçinin hırsızlık yapması nedeniyle dava açtı. Dava sonucunda da suçu sabit görüldü. Ne olacak? Ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı var fakat fiili duruma aykırı.
(İşveren avukatı gibi yazdım galiba).
|