Alıntı: Yazan ahmetyılmaz Borçlu hakkında başlatılan icra takibi akabin de borçlu danışıklı olarak kendisini vekiline borçlandırmak sureti ile icra takipleri başlattırmış ve danışıklı olarak adına kayıtlı taşınmazları adına haciz konulmuştur. Akabin de alacaklı yan bu durumu tespit etmiş ve borçlu hakkında suç duyurusunda bulunmuş, soruşturma neticesinde dolandırıcılık suçlaması ile dava açılmış ve yargılaması devam etmekte iken borçlu yan borcu icra işlemleri neticesinde ödemiştir. Ceza davası yargılaması devamında Mahkeme kamu kurumu olan icra dairesi kullanılmak sureti ile bu anlaşmalı icra takibi ve haciz işlemlerinin yapılmasını gerekçe göstererek suçun nitelikli dolandırıcılık kapsamına girdiğini ve Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevli olduğuna karar vererek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesine göndermiş ve borçlu hakkında Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılama devam etmektedir. Sayın Meslektaşlarım , borçlu yan her ne kadar anlaşmalı icra takibi yapmak ve taşınmazları adına haciz konulma işlemlerini yaptırmış ve alacaklı yanın takibini sonuçsuz bırakmak istemiş gibi görünse de, amacı süre kazanmak ve akabinde borcu ödemek olduğunu , borcu ödememek gibi bir kastı olmuş olsa idi taşınmazları haciz konulmadan elinden çıkarabileceğini, dolandırma kastının olmadığını, karşı yana borcunu ödediğini beyan eder Sizlere sormak istediğim sual ise; Olayın nitelikli dolandırıcılıktan hatta dolandırıcılık suçu kapsamından çıkarılmasına dair yardımcı olabilecek içtihat ve bilgilerinizi paylaşmanız mümkünmüdür?

Sayın meslektaşım,

Koyulttuğum yeri göz önüne alarak yanıt veriyorum.

Kanımca, maddi olay nitelikli dolandırıcılıktır. Olayın bu kapsamdan çıkarılmasının, içtihat yoliyle dahi, hukuken mümkün bulunmadığı kanısındayım. Zira, nitelikli sebep olarak (m.158/1-d), kamu kurumunun aracı kılınması unsuru bariz ve aşikardır...

Savunma babında ifade edilen görüşlerin ise kastı ve bu unsuru ortadan kaldıran bir yanı yoktur, onlar da "meşru" zeminde kabul edilemez.

Saygılarımla.