Mesajı Okuyun
Old 07-09-2011, 06:56   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın av-ufuk

"belirsiz alacak davası" (m.107) adı altında bir dava tipi yaratılmasına bence gerek yoktu..!

m.107/1'deki "...alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu "

cümlesi

m.109/1'e eklenebilir ve
fıkra;

"Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir veya alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu….durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir."

şeklinde düzenlenebilirdi.

İşçi ücretleri konusunda;
Ödemelerin asgari ücretten gösterildiği ve bankaya bu miktarın yatırıldığı ve fakat gerçekte daha yüksek ödendiği durumlarda, ücretin miktarı "taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli" sayılamaz, görüşündeyim.Ve bu görüşle de kısmi dava açılabilmelidir sonucuna ulaşıyorum.

Saygılarımla

Belirli alacak/Belirsiz alacak nitelemesinin HMK'ya hüküm olarak girmesinden sonra, yıllardır amacına uygun şekilde pek kullanılamayan "Müspet tespit" davalarının (bundan böyle) sıklıkla uygulanacağı açıkça ortadadır. Riske girmek istemeyecek olan davacılar, önce müspet tespit davası açıp alacağının miktarını tespit ettirecek, tespit davası ile zamanaşımını kesecek ve daha sonra ise muhtemelen ilamsız takip yaparak alacağını alma yoluna gidecektir.