Mesajı Okuyun
Old 21-08-2011, 22:21   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Üstadım sayın Aladağ ile cevabınızın zıt olduğunu görüyorum. Aşağıya alıntı yaptığım bir Yargıtay kararının gerekçesi Genel Kurul tarafından da onanmıştır. Karar gerekçesine dikkat edilirse, manevi tazminat için gerekli kişilik değerlerindeki eksilme ve şartlarından bahsedilmektedir. Birebir somut olaya uygun olmasa da, (kararda da nişan veya gayri resmi bir evlilik yoktur) benzer olaylarda Yargıtay'ın yerleşmiş genel görüşünün de bu yönde olduğunu tespit ettim. Bilgilerinize ..

... Dava, erkekle kadının birarada resmi; nikah olmaksızın yaşamaları sırasında davalı erkeğin, davacı kadını evden uzaklaştırması, dolayısıyla bu yüzden uğradığı zararının giderimine ilişkindir.

Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap, manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebiIecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar ( TCK 38 ), kişilik değerlerinin zedelenmesi ( MK.24 ), isme saldırı ( MK.25 ), nişan bozulması ( MK.85 ), evlenmenin feshi ( MK. 126 ) vd. ), babalığın benimsenmemesi ( MK.305 ), bedensel zarar ve öldürme ( BK.47 ) ile kişilik haklarının zedelenmesidir ( BK.49 ). İçlerinden MK.24/2 ile BK.49 daha kapsamlıdır. MK.24'ün belli yerlere yollaması yüzünden böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar ( örneğin, MK.25, 143/2, 243, 305 ); bunların dışında BK.49 uygulanır.

MK.24 ve BK.49'da belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakkı ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıkların, açıklananlarla çerçevelenmesine, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalmasına göre manevi tazminat isteği reddedilmelidir.

Yerel mahkemece anılan yönler gözetilmeksizin davalı tarafın manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması, bozmayı gerektirir...

Teşekkürler Sayın meslektaşım..

Biliyorsunuz, "Barika-ı hakikat, müsademe-i efkârdan doğar." diye güzel bir özdeyiş vardır.

Eklediğiniz karara gelince: kararda somut olay çerçevesinde yerel mahkeme hükmü bozulmuş olsa da (kişilik hakları ihlali oluşmamış..) ifade edilen ölçüt ve hususlar benim görüşümü teyid ediyor..

Özel maddelere göre tazminat isteyemezseniz, ancak şartları oluşmuşsa, yani kişilik hakları ihlali ve manevi elem varsa genel hükümlere göre isteyebilirsiniz. Meslektaşımızın bahsettiği olayda var mıdır, yok mudur bilemem; zira cevabım teoriktir..

Saygılarımla.