Mesajı Okuyun
Old 16-08-2011, 14:00   #54
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Gülay
bu belirtilen 3 aylık süre hak düşürücü nitelikte midir? yani bu süre içerisinde uzlaşmayı kabul etmediğimizi bildirmemiş olmamız halinde durum ne olacaktır. Biz 3 aylık süreyi kaçırmış olduk...
Madde çok karanlık olmasına karşın el yordamıyla olasılıklara göre aşağıdaki gibi yorumlanabilir:

* üç ay içinde dilekçe verilmesi halinde sorun yoktur:
- dilekçede davacı uzlaşma istediğini belirtirse dava uzlaşma sonucunu bekler.
Uzlaşılırsa dava konusuz kalır.
Uzlaşılamazsa dava devam eder.
- dilekçede davacı uzlaşma istemediğini belirtirse dava devam eder.

**üç ay içinde dilekçe verilmemesi halinde ne olacağı hakkında Kanun’da düzenleme yoktur. Dilekçe verilmemesi halinde dava reddedilmez diye düşünüyorum. Çünkü dilekçe verilmesi halinde (uzlaşma istense de - istenmese de) dava reddedilmemektedir. Dilekçe verenin davası her halükarda görülüyorsa dilekçe vermeyenin de davası görülmelidir. Kanun’dan sonra dava açanların davası görülürken Kanun’dan önce dava açanların davası reddedilirse adalete uygun düşmez.

Dava görülmelidir ama uzlaşma da göz alınarak görülmelidir. Bu aşamada iki görüş ortaya çıkacaktır:

BİRİNCİ GÖRÜŞ:
Üç aylık süre uzlaşma istemeyen davacıyı bağlar.

Uzlaşma esastır. Üç ay içinde dilekçe ile uzlaşma istemediğini beyan etmeyen davacının uzlaşma istediği sonucuna varılmalıdır. Aksi düşünülürse üç aylık sürenin maddeye konmasının anlamı kalmaz.

Usul açısından da düşünülürse uzlaşmak isteyen davacıyı üç aylık süre ile bağlamak mümkün değildir. Uzlaşmak isteyen davacı davasını müracaata bırakarak uzlaşma hakkını her zaman kullanabilir.

Bu nedenle, üç aylık süre sadece uzlaşma istemeyen davacı içindir. Üç aylık süre içinde dilekçe ile beyanda bulunmayan davacının davasında uzlaşma yolu zorunlu tutulup, uzlaşma konusu bekletici mesele yapılmalıdır.

Kanun uzlaşmayı zorlamaktadır. Davacının davasını Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce açmış olması davacıya sadece üç ay içinde dilekçe vererek uzlaşmadan kurtulma şansı tanımaktadır. Bu süre içinde seçimini yapmayan davacının uzlaşmadan kurtulma şansı kalmaz.

İKİNCİ GÖRÜŞ:
Üç aylık süre uzlaşma isteyen davacıyı bağlar.

Üç aylık süre içinde dilekçe vermeyen davacının uzlaşmak istediği sonucuna varılamaz. Hayatın olağan akışına göre kimse uzlaşma yolunda boşuna bir yıl kaybetmek istemez.

Madde metninin lafzi yorumu da bunu gerektirmektedir: Maddede uzlaşma isteğinin bir dilekçeyle ortaya konması gerektiği yazılıdır. Dilekçe olmadan uzlaşılamayacağına göre, dilekçe vermeyen davacının zorla uzlaşmaya yollanması mümkün değildir.


KİŞİSEL GÖRÜŞÜM:
Birinci görüşün doğru olduğu kanısındayım.

Uzlaşma zorunludur. Davacının irade beyanıyla uzlaşmadan kaçınmak mümkün değildir. Ne var ki davasını Kanun’dan önce açmış olanlara üç aylık bir şans tanınmıştır. Üç aylık süre içinde bu şansı kullanmayanlar uzlaşmanın uzun yolu sonunda davalarına devam edebilir diye düşünüyorum.

Umarım hakimler benim gibi düşünmez.

Alıntı:
Duruşma gününden önce uzlaşmayı kabul etmediğimizi hem mahkemeye hemde idareye bildirmiş olsak itirazla karşılaşır mıyız dersiniz?

Siz geç de olsa dilekçenizi veriniz. Dilekçenin geç verilmesi hiç verilmemesinden iyidir.

Saygılarımla