Mesajı Okuyun
Old 18-07-2011, 13:03   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Koşullu - Yükümlü bağışlama

Sayın meslektaşım,

1.Tapulu taşınmazların bağışlanması taahhüdü BK.'nin 238/2 ve 2644 sayılı Tapu K. 26.maddeleri hükümlerine göre tapu memuru önünde yapılmalıdır.

2.BK.md.240/1'maddesi "Bağışlama şartla yahut mükellefiyetle takyit olunabilir" hükmünü içermektedir.

3.Uygulamada koşullu ve yükümlü bağışlamaları birbirinden ayırmak oldukça güçtür.

4.Taraflar çoğunlukla yükümü ,“koşul” sözü ile anlatırlar. Bu nedenle kullanılan sözcüklere değil, tarafların niyetlerine ve kendisine bağışlama yapılan kişinin bir edim (eda) zorunluluğu olup olmamasına bakılmak gerekir.

5.Koşullu bağışlamada; bağışlamanın hükümlerini doğurması, bir geciktirici koşula (taliki şarta) ya da hükümlerini doğurmuş olan bağışlamanın sona ermesi bir bozucu koşula (infisahi şarta) bağlanmaktadır.

6.BK.ve MK.'da sözü edilen belli başlı koşula bağlı bağışlamalar:
6.a)Bağışlayanın ölümüne bağlı olarak yapılan bağışlamalar,
6.b)Bağışlayana dönme koşuluyla yapılan bağışlamalar ile
6.c)Kayıtsız şartsız dönme koşuluyla yapılan bağışlamalardır.

7.Bağışlamada, bağışlayana bir yükümü yerine getirmek ödevi yüklenebilir. Yüküm; bağışlamaya eklenen yan ( fer'i ) bir kayıttır ki, bununla kendisine bağışlama yapılan kimse, belli bir amaç için edimde bulunmak zorunluluğu altına sokulur.

Şu da var ki, bu yüküm, bir denk karşı edim değildir. Çünkü bağışlanana bir denk karşı edim yüklenebilmesi, bağışlamanın niteliği ile bağdaşmaz.

Yükümde, bağışlayanın, belirli bir amacın gerçekleşmesi uğruna bağışlanana bir edimde bulunma ödevini yüklemesi söz konusudur. Değişik bir söyleyişle yüküm, bağışlanan için bir edimde bulunma ödevi doğurmasına rağmen, bağışlamanın karşılıksız (ivazsız) oluşunu etkilemez ve dolayısıyla da bir karşı edim sayılmaz.

8.Koşullu bağışlamada, koşulun (şartın) biçime uygun olarak saptanması gerektiği halde, yükümlü bağışlamada, bağışlananın yüküm altına girmesine biçim zorunluluğu uygulanmaz. Çünkü bağışlamada biçim, bağışlayanı korumak amacına yöneliktir. Şu var ki, yükümün bağlayıcı olabilmesi için, bağışlananın, yükümlü olarak bağışlamayı kabul etmesi gerekir. Burada bağışlananın susması, zımni olarak yükümü kabul ettiği yolunda değerlendirilemez (Mustafa Reşit Karahasan. Türk Borçlar Hukuku Özel Borç ilişkileri 2002 baskı 1.Cilt s.665-667 ).

(Yukarıdaki bilgilerin alındığı Yargıtay kararı:HGK.E. 2004/5-199,K. 2004/187,T. 31.3.2004)



Mola...