Mesajı Okuyun
Old 07-07-2011, 18:24   #2
tiryakim

 
Varsayılan

2 tane yargıtay içtihatı buldum umarım kararlar işinize yarar :

T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi
Esas: 1994/15716
Karar: 1995/1666
Karar Tarihi: 10.02.1995


TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - VEKALETİN KÖTÜYE KULLANILMASI - TEMSİL YETKİSİNİN VEKALET VERENIN YARARINA KULLANILACAĞI - VEKİLİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ -DAVALILARIN YETKİSİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞINI BİLEREK VEKİL İLE SÖZLEŞME YAPTIKLARI - İYİNİYETİN YOKLUĞU

ÖZET: Taşınmazın satıldığı ve bedelinin davacıya verildiği savunulmuşsa da, bu savunmayı ispat edecek belge ibraz edilememiştir. Böylece vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı diğer davalıların ise yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme hatta işbirliği yapan kişiler olduklarının kabulü gerekir. O halde, tapu iptal ve tescil davasının kabulü gerekir.


(818 S. K. m. 390)

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan tapu iptal ve tescil bedelinin tahsili davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, davacı vekilleri tarafından temyizi üzerine incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı, davasında, temlik işleminde kullanılan vekaletin hile ile alındığını ve ayrıca kötüye kullanıldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmaz tapusunun iptaliyle tescilini, olmadığı takdirde bilirkişilerce tesbit edilecek gerçek değerinin dava tarihinden tahsil tarihine kadar en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre vekaletnamenin hile ile alındığını söyleyebilmek olanağı yoktur. Ancak, vekaletin kötüye kullanılması iddiası yönünden varılan sonucun usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygun düştüğünün kabulü mümkün değildir. Bilindiği gibi, Borçlar Yasasının gerek temsile, gerekse vekalet akdine ilişkin hükümlerinden anlaşılacağı üzere, vekaleten temsil yetkisi kural olarak vekalet verenin yararına kullanılmalıdır. Vekil, vekaletnameye dayalı temsil yetkisi kasten vekalet verenin zararına, kendisinin ya da iş ve elbirliği yaptığı başka birinin yararına kullandığı takdirde, yapılan işlem temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalmış olsa bile vekalet vereni (temsil olunanı) bağlamaz. Böyle bir davranışla vekil, vekalet görevini kötüye kullanmakta, yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme yapanda hakkını kötüye kullanan kişi durumuna düşmektedir. Somut olayda ise, davacının verdiği vekalete istinaden davalı vekili çekişmeli taşınmazı diğer davalı S. Şimşek'e 12.000.000 (onikimilyon) liraya 31.12.1993 de temlik ettiği, yine aynı vekilin bu kez Süleyman’dan aldığı vekalete istinaden bu kez taşınmazı öteki davalı M. Tevfik Yakın'a 25.1.1994 tarihinde Beş milyon Türk lirasına sattığı, taşınmazın temlik tarihindeki gerçek raiç değerinin ise iki yüz elli milyon Türk lirası olduğu bilirkişi raporu ve diğer delillerden anlaşılmaktadır.

Her ne kadar bu taşınmazın 100 milyon Türk lirasına satıldığı ve bedelinin davacıya verildiği savunulmuşsa da, bu savunmayı isabet edecek belge ibraz edilememiştir. Böylece vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı diğer davalıların ise yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme hatta işbirliği yapan kişiler olduklarının kabulü gerekir. O halde, dava dilekçesinde ileri sürülen isteklerden ilkinin (tapu iptal ve tescil davasının) kabulü gerekirken, delillerin yanlış değerlendirmesi sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.

Sonuç: Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi.