Mesajı Okuyun
Old 28-06-2011, 13:14   #17
furugferruhzad

 
Varsayılan

TBB DİSİPLİN KURULU KARARI
Tarih - Esas No - Karar No Konu
T. 30.04.2010
E. 2009/691
K. 2010/179
* Müvekkil adına alınan para veya başkaca değerlerin geciktirilmeksizin müvekkile duyurulması ve verilmesi
* Avukatın mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınması
(1136 sayılı Av. K. m. 34; TBB Meslek Kuralları m. 3, 4,

Yazdırmak için tıklayınız
Şikâyetli avukat hakkında, şikâyetçinin iş akdinin haksız feshedilmesi nedeniyle işçilik alacaklarının tahsili için dava açmak üzere vekil tayin edildiği, açılan davada davanın kısmen kabulüne kısmen de reddine karar verildiği, reddedilen kısım için şikâyetli avukatın kararı temyiz etmediği, ayrıca karar neticesinde hükmedilen miktar için karşı taraf ile haricen 4.600,00.-TL. sına anlaşmış olmasına karşın şikayetçiye 2.400,00.-TL. sı ödeme yaparak bakiye miktarın avukatlık ücreti olduğunu ileri sürerek uhdesinde tuttuğu, iddiası ile başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda Baro Disiplin Kurulunca eylem sabit görülerek disiplin cezası tayin edilmiştir.

Şikâyetli avukat savunmasında, söz konusu dava nedeniyle davalı şirket ile 4.600,00.-TL. sına anlaştıklarını, bu bedelden 400,00.-TL. sının mahkemece takdir edilen vekalet ücreti, 400,00.-TL.sının davalı vekiline ödenen vekalet ücreti, 400,00.-TL.sının müvekkilinden avukatlık ücret tarifesi gereğince alması gereken vekalet ücreti, 506,00.-TL.sının İcra müdürlüğünce tahakkuk ettirilen vekalet ücreti olduğunu, 506,00.-TL.sının da avukatlık ücret tarifesi nedeni ile icraya başvurması nedeniyle müvekkilinden alması gereken vekalet ücreti olduğunu ileri sürerek toplam 2.212.00.-TL.sı avukatlık ücreti alacağı olmakla karşı taraftan tahsil edilen alacaktan bunun düşülmesi halinde bakiye 2.388,00.-TL.sı kaldığını bunu da şikayetçiye ödediğini, ayıca kararın temyizinde de bir menfaatleri olmadığını bu hususu müvekkiline izah ettiğini ve iznini aldığını bu nedenle kararı temyiz etmediğini bildirmiştir.

Baro Disiplin Kurulu, şikâyetli avukatın eylemini sabit görmüş, ancak ceza davasında hakkında verilen kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması, disiplin sicilinde cezasının olmayışı sebebiyle şikâyetli avukatın 14,00.-TL. sı para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş, karara şikayetli avukat tarafından itiraz edilmiştir.

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak Karaman Ağır Ceza mahkemesinin 2007/96 Esasına kayıtlı olarak “Görevi ihmal” ve “Güveni kötüye kullanma” suçlarından dolayı açılan kamu davası sonunda Mahkemece 2008/285 Karar sayılı ve 23.12.2008 tarihli kararında, şikâyetli avukatın kararı temyiz etmemesi nedeniyle görevi ihmal suçunu işlediği kabul edilerek TCK. nun 257/2, 62. maddeleri uyarınca beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, karşı tarafa ödememesi gereken 400,00.-TL. sı vekalet ücretini de müvekkilinin iradesi dışında davalı vekiline ödemesi nedeniyle hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edilerek TCK. nun 155/2, 168/2, 62.maddeleri uyarınca beş ay hapis ve bir gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, karar 19.01.2009 tarihinde kesinleşmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, şikâyetli avukatın müvekkilinin yazılı iznini almaksızın şikâyetçi müvekkili aleyhindeki mahkeme kararını temyiz etmeyerek hak kaybına neden olduğu, ayrıca şikâyetçi adına haricen tahsil etmiş olduğu paranın büyük bir kısmını avukatlık ücreti olarak uhdesinde tuttuğu, hapis hakkının hangi alacağı için, ne miktarda kullandığına dair şikâyetçi müvekkilini bilgilendirmediği, müvekkili olan şikâyetçinin yazılı izni olmaksızın davanın karşı taraf vekiline ödeme yaptığı, yapılan ödemenin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, zira mahkeme kararında reddedilen kısım için karşı taraf lehine avukatlık ücretine hükmedilmediği, bu hususun karşı taraf avukatı tarafından temyiz nedeni olarak ileri sürülmesine karşın talebin Yargıtay’ca reddedilerek kararın onandığı, bu nedenle şikâyetli avukatın karşı taraf vekiline keyfi olarak 400,00.-TL. sı ödeme yapmış olduğu anlaşılmaktadır.

Şikâyetli avukatın disiplin kovuşturmasına konu eylemi ile ilgili olarak açılan ceza davasında Mahkemece şikâyetlinin görevi ihmal ve güveni kötüye kullanma suçları sabit görülerek mahkûmiyetine karar verilmiş, her iki eylem sebebiyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin olarak verilen kararlar adli sicil kaydına işlenmemekte, başka bir deyişle hakkında cezalandırma kararı verilmiş sanıklar, sabıkalı addedilmemekte, kararlarda belirtilen cezaların infazı ertelenmekte, 5 yıllık süre içinde suç işlenmediği takdirde infaz edilmemektedir. Ancak yapılan yargılama sonucu, ceza mahkemesi suçun unsurlarına ilişkin maddi vakıaları tespit etmekte ve manevi unsuru da nazara almak suretiyle, suç vasfını belirleyerek cezalandırma kararı vermektedir. Bu durumda, hakkında hükmün açıklanmasını geri bırakılmasına karar verilen sanık, verilen cezanın infaz edilmemesi ve sabıka teşkil etmemesi imkânından yararlanmaktadır. Öte yandan, hakkında bu tür hüküm kurulan sanığın, isnat edilen suçu işlediği ve işlediği suçun ferdileştirilmesi sonucu mahkemesince, kendisine uygun yasa maddesi gereğince ceza verildiği de tartışmasızdır.

Bu durumda, şikâyetli avukat hakkında açılan ve Karaman Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan davada, şikâyetlinin “Görevi ihmal” ve “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunu işlediğine ilişkin mahkeme yargısını nazara almak ve doğru kabul etmek zorunluluğu bulunduğundan, şikâyetlinin suç olarak kabul edilen bu eylemleri aynı zamanda disiplin suçunu da oluşturmaktadır.

Avukatlık Yasasının 34. maddesine göre, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesine göre “Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”, 4.maddesine göre “Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” 43.maddesine göre de “Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir. Müvekkille ilgili bir hesap varsa uygun sürelerde durum yazı ile bildirilir.”

Şikâyetli avukat hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunun Avukatlık Yasasının 5/1-a maddesine göre avukatlığa engel suçlardan olduğu ve anılan Yasanın 136/1.maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasını gerektirdiği, ancak bu suç nedeniyle şikâyetli avukat hakkında verilen mahkûmiyet kararının CMK. nun 231/5.maddesi uyarınca hukuki sonuç doğurmaması karşısında Avukatlık yasasının 158/1.maddesinde belirtilen ilkeler uyarınca eylemin niteliği ve ağırlığı dikkate alınarak meslekten çıkarma cezası yerine bir alt ceza olan “işten çıkarma” cezası verilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle Baro Disiplin Kurulunun tayin ettiği “14,00.-TL. sı para cezası verilmesine” ilişkin kararında hukuki isabet bulunmamakta ise de, aleyhe itiraz olmadığından bu hususa sadece değinilmekle yetinilmiş ve kararın onanması gerekmiştir.

Sonuç olarak, şikâyetli avukatın itirazının reddi ile, Baro Disiplin Kurulunun “14,00.-TL. sı para cezası verilmesine” ilişkin kararının aleyhe itiraz olmaması sebebiyle ONANMASINA oybirliği ile karar verildi.