Mesajı Okuyun
Old 24-06-2011, 10:34   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hakan EREN
Ama hocam, alacaklı "B" olmuş, borçlu da "A"...

Biz hep alacaklının "A", borçlunun da "B", hatta zilyedin "Z", (vakit daralıyor...) olmasına programlanmışız...

Neyse daha fazla uzatamayacağız anlaşılan. mecbur başlayacağız, konuyu da ben başlattığıma göre... Kaçış yok...


CEVAPLAR:

a) Dava sonunda alınacak ilamın icraya konulması için kesinleşme şartı aranmaz. Çünkü ilamın konusu sadece bir para alacağının ödenmesidir.

b) Bu durumda kesinleşme şartı aranır. Çünkü ortada bir takip vardır ve "eski hale iade" için kararın kesinleşmesi yasanın aradığı bir şarttır. (İİK m.72/5)

c) Bu ya şaşırtma sorusu ben çözemedim, ya da cevabı (b) ile aynı... Hadi hayırlısı...

d) Takibin varlığı, ilamın icraya konu edilmesi için kesinleşme şartını burada da arayacaktır.

e) Bir soru da ben ekleyeyim:
A ihtara cevap vermeyip, doğrudan genel mahkemede Menfi Tespit davası açıyor. Dava devam ederken icra olmaksızın (çek örneği gibi) borç ödendiği için dava istirdat davasına dönüşüyor.

İşte benim olayım aynen de bu!
Bu durumda aynen (a) yanıtında olduğu gibi, ortada eski hale getirilecek bir takip olmadığı için ve ilamın konusu bir para alacağı olduğu için, kesinleşme şartı aranmaz.


Ek kağıt alabilir miyiz?

Yanıtlarım bundan ibarettir hocam.

Saygılarımla...


Est. Olayımızda; B, B dir Borçlu değildir. A da A dır, Alacaklı değildir.

Olaya şöyle bakmak lazım diye düşünüyorum:

BK.61. madde ile İİK:72. madde arasında istirdat davası niteliği itibariyle ciddi bir fark vardır. Nevra hanıma katılıyorum.

İİK.72. maddede borçlu kendisinin borçlu olmadığını düşündüğü halde özellikle sorularım kısmında (b) seçeneğinde net görülür, hataen değil, götürüp kendi ihtiyarıyla borcunu ödemesine rağmen, BK.61'den farklı olarak verdiğini geri isteyebilmektedir. BK.61 daha sınırlayıcıdır ve kişi bu durumda hataen kendisini borçlu sanarak ödediği için ve bunu ispatlayarak ancak verdiğini geri isteyebilmektedir. (BK.61, 1.cümle) Oysa İİK.72'de bazen borç bile bile rızaen de ödenebilir. Yani ortada bir hata yoktur ama faiz işlememesi veya masraf artmaması için (mesala) Menfi tespit davası açıldığı halde takip öncesi veya takip sonrasında kendi ihtiyarıyla borçlu ödemeyi yapabilir. İİK.72 bu durumda istirdata izin veriyor.

Ayrıca İİK.72. maddenin izin verdiği istirdat davası, özellikle İİK72/6.fıkra hükmünde açıkça kendini belli eder; ödemenin "Menfi tespit davası zımnında..." olması önemlidir. Yani Menfi tespit davası açıldığı halde takip öncesinde veya takip sonrasında ihtiyaren veya cebren ödeme yapılırsa, dava İİK:72. madde temelinde istirdat davasıdır ve kesinleşmesi şarttır.

Menfi tespit davası açılmadan takip öncesinde kendini borçlu sanarak yapılan ödeme İİK.72. maddenin aradığı manada Menfi tespit davası zımnında yapılan bir ödeme değildir ve bu durumda açılacak her dava BK.61'e tabidir diye düşünüyorum. İlamın kesinleşme şartı bu tür davalarda aranmaz. Esasen bu son olayda BK61/1 şartının ispatı da kolay değildir. Kişi rızasıyla ödüyor, kendini borçlu sanarak değil... Yani istirdata hakkının olmadığı bile söylenebilir.

Netice olarak;

Menfi tespit davası açıldıktan sonra ister takip öncesi ister sonrasında olsun, ister rızaen isterse cebren olsun, açılacak davada İİK.72.hükmü geçerli olur ve alınacak kararın kesinleşmesi zorunludur.

Diğer durumlarda değil.

Saygılarımla.