Mesajı Okuyun
Old 23-06-2011, 13:56   #2
üye32062

 
Varsayılan

Kötüniyet ispatlanamaz ise iyiniyetli 3şahısların edinimi korunur. Kararda ekliyorum. İyi çalışmalar

T.C. YARGITAY

15.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/1770
Karar: 1999/3438
Karar Tarihi: 04.10.1999


ÖZET: Davalı yüklenicinin, sözleşmede kararlaştırılan, işin gerçekleşmemesinde tam kusurlu bulunduğu, davacının güveninin sarstığı açıkça anlaşılmaktadır. Diğer davalıların, ancak, yüklenicinin, davacı arsa sahibine karşı edimlerini yerine getirdiği takdirde, hak sahibi olacaklarından ve yüklenici de edimlerini yerine getirmediğinden, tapularının hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Tapu kaydında arsa sahibi lehine ipotek şerhi de olduğundan gerçekte, arsa payı değil yapılacak binadan daire satın almayı amaçladıklarından, iyiniyetli maliki olduklarından söz edilemez.


(4721 S. K. m. 1022) (2644 S. K. m. 26)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat Yaşar Çetiner ile davalı Vahap Tuğrul vekili Avukat N.Eşref Ertekin geldi. Diğer davalılar vekilleri gelmediler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin, davalılardan yüklenici Ali Güneş ile, 8.5.1992 günlü düzenleme şeklinde kat karşılığı sözleşme yaptığını ve tapusunun 100/200 payını devrettiğini, sözleşme uyarınca, inşaatın 2 yıl içinde iskana hazır hale getirileceğinin taahhüt edilmesine rağmen, bu süre geçtiği halde işe başlanmadığını, aksine, devralınan arsa payının, kötü niyetle yanında çalışan diğer davalılara, muvazaalı şekilde satıldığını, satın alan kişilerin durumu bildiklerini, iyi niyetli olmadıklarını tapu kaydında ipotek şerhi bulunduğunu belirterek, sözleşmenin feshini ve davalılar adına kayıtlı tapu paylarının iptalini, müvekkili adına tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı Ali Güneş vekili, iddiaların doğru olmadığını, arsanın üzerinde eski eser bulunması nedeniyle işe başlamadığını, davacının işi engellediğini ileri sürmüş, diğer davalılar iyi niyetli bulunduklarını, yükleniciden ileride yapacağı daireler için, arsa payı satın aldıklarını açıklamışlardır.

Mahkemece, üzerine bina yapılacak arsada eski eser bulunduğu, ilgili Kurul'dan izin alınmadan yıkılamayacağı yüklenicinin başvurusu üzerine, kurul görevlisinin yerinde inceleme yapmasına karar verildiği, davacının, görevlilerin evin içine girmelerini, kapıyı kilitlemek suretiyle engellendiği, olayda davacının kusurlu bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Kültür ve Tabiat Varlıklarına Koruma Kurulu'nun 25.12.1998 günlü yazısından, rölöve incelemesi yapılmak üzere mahalline gidilip kapının kilitli olması nedeniyle geri dönüldüğüne ilişkin bir açıklama bulunmadığı gibi, bu yönde tutulmuş yazılı bir tutanak ta ibraz edilmemiştir. Davalı yüklenicinin de, savunmasında ileri sürdüğü, işi engellemesine yönelik, ihtarname keşide ederek, davacıyı temerrüde düşürmesi de söz konusu olmamıştır. Bu itibarla, davacının engellemeleri nedeniyle işe başlanılamadığına ilişkin savunma ve mahkemenin bu yöndeki gerekçesinin dayanağı bulunmaktadır.

Öte yandan, 13.5.1998 günlü bilirkişi kurulu raporunda açıklandığı gibi, Kurul 13.1.1993 gün ve 4350 sayılı kararında, kültür varlığı olarak tescilli yapının koruma gurubunun yeniden gözden geçirilmesi için, tekniğine uygun tam ve doğru rölevesi ile, iç ve dış detay fotoğraflarının Kurum'a iletilmesi gerektiğine, karar vermiş bu karar da belirtilen işlemleri, davalı yüklenicinin yerine getirdiğine ilişkin herhangi bir delile dosyada rastlanmamış, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yapılması gereken yeni yapı için hiçbir proje düzenlenmemiştir.

Davalı yüklenici, 2 yıl içinde iskana hazır hale getirilmesini üstlendiği bina yapımı için, dava tarihine kadar, 2 yıl 6 ay geçmesine rağmen, sadece eksik röleve projesi ile Kurul'a başvurmuş, başkaca hiçbir olumlu ve yapıcı girişimde bulunmamış aksine bu durumdaki bir taşınmazdan, iyi niyetle bağdaşmayacak şekilde diğer davalılara pay satmak suretiyle davacının güvenini sarsmıştır.

Bütün bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, davalı yüklenicinin, sözleşmede kararlaştırılan, işin gerçekleşmemesinde tam kusurlu bulunduğu, davacının güveninin sarstığı açıkça anlaşılmaktadır. Diğer davalıların, ancak, yüklenicinin, davacı arsa sahibine karşı edimlerini yerine getirdiği takdirde, hak sahibi olacaklarından ve yüklenici de edimlerini yerine getirmediğinden, tapularının hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır. Tapu kaydında arsa sahibi lehine ipotek şerhi de olduğundan gerçekte, arsa payı değil yapılacak binadan daire satın almayı amaçladıklarından, iyiniyetli maliki olduklarından söz edilemez.

O halde, davacının kabulüne karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 750.000 TL. lira duruşma vekillik ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04.10.1999 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)