Mesajı Okuyun
Old 13-06-2011, 18:41   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
1- Meslek Odasının belirlediği asgari ücret bağlayıcı olmasa da, noter onaylı belgenin aksinin de adi yazılı değil, noter onaylı bir belge/akitle çürütülmesi gerekmez mi?

Adi yazılı belge ile Noter onaylı belgenin ispat noktasındaki tek farkı, Noter onaylı belgedeki imzaya itiraz olunamaz sadece sahteliği iddia edilebilir. Bu itibarla yazılı delil olma niteliği bakımından fark yoktur.

Alıntı:
2- Bu nedenle eksik ücret ödendiği kabul edilerek kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekmez mi?

Ne dersiniz, görüşleriniz

Ödemelerin nasıl yapıldığı da önemlidir.

İşçinin maaş tutarının ne kadar olduğu maddi olgu olduğundan her türlü delille ispatlanabilir, kanaatindeyim.

Bu konuda :


Alıntı:
Yazan YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/9372

K. 2009/23312

T. 17.9.2009
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Ayrıca...

Alıntı:
işçi ve işveren arasında, noterce onaylanmış bir iş akdi dışında daha önceki tarihlerde imzalanmış iki adet belirli süreli iş sözleşmesi de bulunmaktadır. Her üç sözleşme yaklaşık onar gün arayla imzalanmıştır

bakınız:

Alıntı:
. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusunun mahkemece resen araştırılması gerekmekle, mahkemenin belgeye değer vermeden önce muvazaa şüphesini ortadan kaldırması ve kendiliğinden gerekli araştırmaya gitmesi gerekir ( Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/ 27217 E, 2008/ 24515 K. ).