Mesajı Okuyun
Old 12-06-2011, 15:55   #3
av.elfida

 
Varsayılan

YARGITAY 4.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 11.7.2005 Esas: 2004/13202 Karar: 2005/7887

Kural Olarak Mala Verilen Zararlar Nedeniyle Manevi Tazminat İstenemez


Özetava, su sızıntısı sonucu oluşan zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Kural olarak mala verilen zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilemez. Kişilik haklarının zarara uğratılması halinde manevi tazminat istenebilir. Malvarlığına yönelik zararlar da kişileri az veya çok üzer. Ancak bu üzüntüler manevi tazminatı gerektirmez. Manevi tazminat talebinin reddi gerekirken gerekçe de gösterilmeden kabul edilmesi hatalıdır.


- 818 sayılı BORÇLAR KANUNU m.49
- 4721 sayılı TÜRK MEDENİ KANUNU m.24

Davacı F. vekili Avukat D.H.G. tarafından, davalı H. aleyhine 24.11.2003 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04.05.2004 günlü kararın Yargıtay`ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve miktar itibariyle duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davaya konu haksız eylem, davalının dairesinden sızan suların davacının dairesine ve eşyalarına verdiği zararlara ilişkindir Kural olarak, mala verilen zararlar nedeniyle manevi tazminat istenilemez. Gerek BK. m. 49 ve gerekse de MK. m. 24`de, kişilik haklarının zarara uğratılması durumunda manevi tazminat istenilebileceği öngörülmüştür. Bu düzenlemeler, malvarlığına ilişkin zararları içermez. Şüphesiz, malvarlığına yönelik eylemler de, kişiyi az veya çok üzüntüye düşürebilir. Ancak, böyle bir nedenden kaynaklanan ihlaller, manevi tazminat yolu ile giderim kapsamında düşünülemez. Mahkemece, manevi tazminat isteminin reddi yerine; gerekçe de gösterilmeksizin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3- Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir (29.05.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK.). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir (HUMK. m. 417/1, m. 423/b.6).
Diğer yandan, 4667 Sayılı Yasa m. 77 hükmü ile değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası`nın 164/son maddesindeki düzenlemede; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtildiği gibi; bu hükme koşut bir düzenleme de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi`nde "yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti" biçiminde yer almıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi`nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin -ve bu bağlamda vekalet ücretinin- davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası`ndaki, "vekalet ücreti avukata aittir" biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki "bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez" biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır. Açıklanan nedenlerle, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2 ve 3) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11.07.2005 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

elinizdeki yargıtay kararını paylaşırsanız seviniriz