Mesajı Okuyun
Old 11-06-2011, 14:13   #3
gaius

 
Varsayılan



5718 s. Yasa'nın 50. maddesi açıkça, "yabancı mahkemelerin ... kesinleşmiş bulunan ilamları"nın tenfize (ve dolayısıyla tanımaya) elverişli olduğunu düzenlemiş. Bu nedenle ben de aynı kanaatteyim.

Aşağıdaki karar da bu yöndedir:

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4324

K. 2003/5861

T. 14.5.2003

� BAĞIŞ İŞLEMİNİN TANIMA VE TENFİZİ TALEBİ ( Davacının Hibe Senedi İle Payının Hibe Edildiğini İleri Sürerek Hibe Senedinin Tanınmasını ve Tenfizini Talep Etmesi )

� TANIMA VE TENFİZ ( Yabancı Memleketler Mahkemelerinin Verdiği ve Kesinleşmiş Bulunan İlamların Türkiyede İcra Olunabilmesi İçin Tanıma ve Tenfizini Gerekmesi )

� İLAM ( Dava Konusu Hibe Senedinin İlam Niteliğinde Bulunmadığının Gözetilmesinin Gerekmesi )

� RESMİ SENET ( Yabancı Ülkede Hazırlanan Hibe Senedinin Resmi Senet Teşkil Edeceğinin Gözetilmesinin Gerekmesi )

2675/m.34

ÖZET : 2675 Sayılı Milletler arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunun 34 ve devamı maddeleri uyarınca yabancı memleketler mahkemelerinden o devlet kanunlarına göre verilip, kesinleşmiş ilamların Türkiye'de icra olunabilmesi için tanıma ve tenfiz kararı verileceği hüküm altına alınmıştır.
Oysa, tanıma ve tenfizi istenilen belgenin resmi senet niteliğinde olduğu yasanın öngördüğü anlamda ilam niteliği taşımadığı açıktır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekir
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı Oranya D.'ya Arnavut tebaalı Persafani 1. tarafından 11.7.1974 tarih Rep. No 514, Kal. No 309 sayılı Arnavutluk Tiran Noterliğince tanzim ve ve tasdik edilen hibe senedi ile, 2 parsel sayılı taşınmzdaki, payının hibe edildiğini ileri sürerek, hibe senedinin tanınması ve tenfizi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile Arnavutluk Tiran Noterliğince tanzim eadilen hibe senedinin tanınması ve tenfizine karar verilmiştir.
Karar, Kayyım İstanbul Defterdarlığı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi A. Sevil Çalıkoğlu'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, yabancı ülkede düzenlenen, bağış senedinin tanıma ve tenfiz istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden davaya konu edilen bağış senedinin Arnavutluk'ta Tiran Noterliğince düzenlendiği, Tiran Halk Mahkemesi'nce ve Türk Konsolosluğu'nca onaylandığı anlaşılmaktadır. Senedin bu şekli ile HUMK'nun 296.maddesinde değinilen resmi senet hüküm ve kuvvetinde addolunacağı tartışmasızdır.
Ancak, 2675 Sayılı Milletler arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunun 34 ve devamı maddeleri uyarınca yabancı memleketler mahkemelerinden o devlet kanunlarına göre verilip, kesinleşmiş ilamların Türkiye'de icra olunabilmesi için tanıma ve tenfiz kararı verileceği hüküm altına alınmıştır.
Oysa, tanıma ve tenfizi istenilen belgenin resmi senet niteliğinde olduğu yasanın öngördüğü anlamda ilam niteliği taşımadığı açıktır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Hukuki yararı bulunan mümeyyizin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA 14.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.