Mesajı Okuyun
Old 04-06-2011, 10:02   #1
Av.Fatih ALINCA

 
Varsayılan 6217 sayılı yasa ile değişik İ.İ.K. 354/son madde hükmü Anayasa'ya aykırı değil mi ?

6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanunun 6.maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 354. maddesine eklenen "nafaka alacaklarına ilişkin takipler hariç, alacak miktarı Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından her yıl belirlenen aylık en yüksek brüt asgari ücret tutarının altında kalan takiplerde bu Kanunda öngörülen disiplin ve tazyik hapsi uygulanamaz." hükmünün Anayasa'ya aykırılığı sorunu hakkında aşağıda sunduğum görüşün tartışılmasından mutlu olacağım.
Söz konusu yasa değişikliği ile suçun cezalandırılabilme şartı olarak idarenin her yıl belirleyeceği brüt asgari ücret tutarına yollama yapılmıştır.Bu düzenleme suçun unsurunu belirleme ve her yıl değiştirme konusunda idareye verdiği yetki nedeniyle Anayasa’nın 2, 6, 7, 10, 13 ve 38.maddelerine aykırıdır.
Anayasa’nın 38.maddesinde suçların “kanun” ile yaratılacağı açıklanmıştır.Bu maddede geçen kanun deyimini maddi, şekli ve organik anlamda kanun olarak anlamak gerekir.
Anayasa’nın 13.maddesi gereği temek hak ve hürriyetler ancak kanunla kısıtlanabilir.Suç yaratılması da neticede hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını ifade ettiğine göre, suçların ancak kanunla konulabileceği ve idari kararlar, tüzükler ve yönetmeliklerle söz konusu sınırlamanın gerçekleştirilemeyeceği açıktır.Böylece 13. maddede ifadesini bulan prensibi 38. madde tamamlamış olur ve bu maddenin 13. maddenin istisnasını teşkil etmek üzere konulduğunu gösteren herhangi bir işaret de yoktur.
Anayasa’nın 7. maddesi idareye suç yaratılması hususunda vekalet verilebilmesini yasaklayan açık bir hüküm getirmektedir.Kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda, düzenleme yetkisi devredilmişse, yasa yetkisi devredilmiş demektir.
Kaldı ki Anayasa’nın 6. maddesi şöyle demektedir; “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamaz” Suç yaratmanın bir “Devlet yetkisi” olduğu şüphesiz olduğuna göre, yürütme organının bu yetkiyi kullanabilmesi için, her hangi bir kanun değil, fakat bizzat Anayasa’nın bu organa açık bir yetki vermiş olması gerekir.
Söz konusu düzenleme Anayasa’nın 10.maddesinde ifadesini bulan “kanun önünde eşitlik” ilkesini ihlal eden sonuçlar doğurabilecektir.Şöyle ki; bilindiği üzere Anayasa’nın 38 ve 5237 sayılı Yasa’nın 7. maddeleri gereği suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanundan hangisi sanığın lehine ise o kanun uygulanır ve infaz olunur.Bu bakımdan kanunlarla düzenleyici işlemler arasında bir fark bulunmamaktadır.Zira düzenleyici işlemleri suç yaratmak açısından kanunlarla eşit tutmak, buna karşılık lehe hükmün geçmişe yürürlü olarak uygulaması açısından bu işlemlerin kanun niteliğinde olmadığını ve bu nevi uygulamanın münhasıran kanunlara ilişkin bulunduğunu ileri sürmek izahı imkansız bir çelişki olur.Sonuç olarak 2004 sayılı Yasanın değişik 354/ son maddesi uyarınca her asgari ücret değişikliğinde mevcut hukuki durum değişiklik arz edecektir.Örnek vermek gerekirse; aynı tarihte ve aynı miktar üzerinden ödeme taahhüdünde bulunup aynı tarihli ödeme taahhüdünü ihlal eden borçlulardan biri hakkındaki yargılamanın asgari ücret değişikliğinden önce sonuçlanarak borçlunun cezalandırılması, diğerine ait yargılama devam ederken asgari ücretin değişmesi nedeniyle onun cezalandırılmaması mümkün olabilecektir.Yine aynı miktar üzerinden ödeme taahhüdünde bulunup cezalandırılan borçlulardan birine ait cezanın asgari ücret değişikliğinden önce infaz edilmesi diğerinin infazının gecikmesi ile asgari ücret değişikliği sonrası cezasının kaldırılması mümkün olabilecektir.
Bilindiği üzere suç teorisinde kanunilik ilkesi kişinin önceden hangi hareketin suç teşkil ettiğini bilmesi, tutumunu ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesini amaçlar.Hukuk devletinin hukuki güvenlik temeline dayanması suç ve cezanın kanunla düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır.Ancak söz konusu düzenleme sonrası taraflar yükümlenilen edimlerin suç teşkil edip etmeyeceğini önceden bilemeyecekleri gibi İ.İ.K. uyarınca disiplin veya tazyik hapsi ile cezalandırılan bir sanık hakkında verilen kararın her asgari ücret değişikliğinde tekrar değerlendirmeye alınması, oluşabilecek lehe durumdan sanığın faydalandırılması gerekecektir.Bu durumun hukuk devleti ile amaçlanan hukuk güvenliğine aykırı olduğu açıktır.