Mesajı Okuyun
Old 01-06-2011, 13:21   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatlutfi
Sözlemenin Her Sayfasının altına İmza zorunluluğu olması gerektiğine dair ictihat ve bilgi sunabilen arkadaşlara sayguılarımı sunar teşerkür ederim.

Tam aksine zorunlu olmadığına dair bir karar ekliyorum.


Alıntı:
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/11358

K. 2007/2881

T. 15.2.2007

• DİSTRİBÜTÖRLÜK SÖZLEŞMESİ ( Sözleşmeye Aykırılıktan Kaynaklanan Cezai Şart Talebi/Sözleşmenin Geçersizliği İddiasının İspat Edilemediği - İşin Esası Hakkında İnceleme Yapılacağı )

• CEZAİ ŞART ( Distribütörlük Sözleşmesine Aykırılık - Sözleşmenin Geçersizliği İddiasının İspat Edilemediği/İşin Esası Hakkında İnceleme Yapılacağı )

6762/m.56

ÖZET : Dava, distribütörlük sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.

Davalı vekili, davaya cevabında, sözleşmenin sonunda müvekkili şirketin kaşesi altında atılan imzaya itiraz etmemiş, cezai şart hükmü içeren ilk sayfaların imzalı yada paraflı olmaması nedeniyle geçerli olmadığını savunmuştur. Tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade açıklamalarına kesinlik ve bağlayıcılık kazandıran imzaya itiraz edilmediğine, sözleşmede içerik ve anlam birliği bulunduğuna ve imzasız ilk sayfaların farklı içerik taşıdığı ispatlanamadığına göre, uyuşmazlığın esasına girilmek gerekirken, sözleşmenin geçersizliği savunmasının ispatlanamadığı gözden kaçırılarak davanın reddi hukuka aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 21.04.2005 tarih ve 2005/37-2005/76 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 13.02.2007 gününde davacı avukatı Mengi Gökçe ile davalı avukatı Murat An gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, 25.05.2002 tarihli sözleşmeyle beş yıl süre ile ürettiği maden sularının belirtilen bölgelerdeki satış pazarlama ve ihracı konusunda müvekkiline genel distribütörlük yetkisi veren davalının müvekkilinden izin almadan Hollanda'ya ihracat yaparak sözleşmeyi ihlal ettiğini ileri sürerek, şimdilik ( 20.000 ) USD cezai şartın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, sözleşmenin hiçbir zaman hayata geçmediğini, davacının sözleşmeyi fark ettikten sonra böyle bir dava açamayacağını, ihracat iddiasının doğru olmadığını savunmuştur.

Mahkemece, basiretli bir tacirin taraf olduğu sözleşmenin her sahifesinin ayrı ayrı imza ve paraf edilmesinin gerektiği, davanın dayandırıldığı hükümlerin imza ve paraf içermediği, davalının sözleşmeyi kabul etmemesi ve alacağın başka kanıtlarla ispat edilememesi karşısında davanın dayanaksız olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, distribütörlük sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.

Davalı vekili, davaya cevabında, sözleşmenin sonunda müvekkili şirketin kaşesi altında atılan imzaya itiraz etmemiş, cezai şart hükmü içeren ilk sayfaların imzalı yada paraflı olmaması nedeniyle geçerli olmadığını savunmuştur.

Mahkemece, mevcut hali ile geçerli olan sözleşmenin davalı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle tarafların imza veya parafını içermeyen sayfalarda yer alan hükümlerin davalıyı bağlayıcı değer taşımadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Yargıtay uygulaması ve öğretide, tacirler arasında düzenlenmiş olsa bile birden çok sayfadan oluşan yazılı sözleşmelerin devam eden sayfalarının taraflarca imzalanması veya paraf edilmesi zorunluluğu kabul edilmemektedir. Borçlar Kanunu'nda da bu yolda bir hüküm bulunmamaktadır.

Ancak, sözleşme metninin birden çok sayfadan oluşması halinde her sayfanın imzalanması zorunlu değil ise de, metin içerik, anlam ve devam eden maddeler ile başlıkları bakımından mantıksal sıralama ( silsile ) ve bütünlük taşımalıdır.

Davacının dayandığı 24.05.2002 tarihli sözleşme ( 3 ) sayfadan oluşmakta olup, maddelerin başlığı, sırası, içeriği ve imzalı olan son sayfa ile bağlantısı bakımından bir bütünlük taşımaktadır.

Davacı tarafından ibraz edilen ve mahkeme kasasına konulan sözleşme aslının da aynı olduğu mahkemece saptanmıştır. 07.10.2004 tarihli oturumda davalı vekilinin bildirimi üzerine davalıda bulunduğu beyan edilen sözleşme örneğini ibraz için tanınan sürede bu ara kararı yerine getirilmemiş, davalı vekilinin daha sonra verdiği dilekçeyle duruşma tutanağındaki beyanda bulunulmadığı öne sürülmüştür.

Tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun irade açıklamalarına kesinlik ve bağlayıcılık kazandıran imzaya itiraz edilmediğine, sözleşmede içerik ve anlam birliği bulunduğuna ve imzasız ilk sayfaların farklı içerik taşıdığı ispatlanamadığına göre, uyuşmazlığın esasına girilmek gerekirken, sözleşmenin geçersizliği savunmasının ispatlanamadığı gözden kaçırılarak davanın reddi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 500.00 YTL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden iadesine, 15.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.