Mesajı Okuyun
Old 28-05-2011, 18:15   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ilker66
Sayın Meslektaşlar,

Müvekkilin eşi, bir otomotiv firmasında servis görevlisi olarak çalışıyor. Mesai saati içinde görevi olmadığı halde firmaya ait arabayla yedek parça almaya gönderiliyor ve yolda trafik kazası geçirerek hayatını kaybediyor. Kazada karşı taraf 6/8 kusurlu müvekkilin eşi 2/8 kusurlu. Trafik sigortasından destekten yoksun kalma tazminatı alındı. Biz şimdi işverene karşı kazanın iş kazası olması sebebiyle maddi, manevi tazminat davası açmayı düşünüyoruz.

Sizce bu olayda işveren sorumlu olur mu? konuyla ilgili yargıtay kararları var mıdır? Hepinize teşekkürler.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/5027

K. 2004/6479

T. 1.7.2004

• İŞ KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( İşverence Görevli Olarak Başka Yere Gönderilen İşçinin Geçirdiği Trafik Kazasının İş Kazası Niteliği )

• İŞVERENCE GÖREVLİ OLARAK BAŞKA YERE GÖNDERİLEN İŞÇİNİN GEÇİRDİĞİ TRAFİK KAZASI ( İş Kazası Niteliği )

• TRAFİK KAZASININ İŞ KAZASI NİTELİĞİ ( Davalı İşverenin Görevlendirmesi Sonucu İşverenin Kayınpederine Refakatle İzmir'e Gitmekteyken Yolda Trafik Kazası Geçirerek Ölen İşçinin Geçirdiği Kaza )

506/m.11/A-c

ÖZET : Dava, davacılar murislerinin ölümü ile sonuçlanan olayın iş kazası olduğunun tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Olayda çözümlenmesi gereken konu, davalı yanında çalışan davacı murisinin çalışma saatleri ve işyeri dışında gece geçirdiği kazanın trafik iş kazası olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Sigortalının işverence görevli olarak başka yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen ve sigortalının beden veya ruh sağlığına zarar veren olay iş kazasıdır. Dosya kapsamından davalı işverenin murisi görevlendirdiği anlaşıldığı halde, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi S.N. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, davacılar murislerinin ölümü ile sonuçlanan kazanın iş kazası olduğunun tesbiti ile maddi manevi tazminat talebine ilişkindir.

Mahkemece işverenin murisi görevlendirdiğine dair delil bulunmadığından olayın trafik kazası niteliğinde değerlendirilip dava reddedilmiştir.

Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalı A.Ç'nin 8-10 aydır davalı doktor M.O.Ç'ye ait özel Ü. Polikiliniği işyerinde elektrik işleri, alınan numunelerin laboratuara götürülmesi, dışarıdan alınması gereken şeylerin alınması şeklinde çalıştığı, bordro tanığı M.P. söz konusu işyeri tanıkları ile vergi yoklama fişindeki beyanlar ayrıca işveren vergi yoklama fişinde murisi elektrik işi olduğunda çağırdıklarını, kendilerinden ücret almadığını, sadece malzeme parasını aldığı şeklindeki beyanlardan çalışmanın SSK'ya bildirimsiz süresi olduğu anlaşılmaktadır.

Olayda çözümlenmesi gereken konu, davalı yanında çalışan davacı murisinin çalışma saatleri ve işyeri dışında gece geçirdiği kazanın trafik iş kazası olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Dosyanın yasal dayanağı 506/11-A-c bendinde sigortalının işveren tarafından görevli başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen ve sigortalıya derhal veya sonradan bedence ya da ruhça arızaya uğratan olayı iş kazası olarak belirtmiştir.

18.11.1999 günü gece saat 10.45 sıralarında Susurluk Bursa Karayolu üzerinde davalı kayınpederi M.Ö'ye ait özel araçta M.Ö., muris ve arabayı kullanan Nihat olduğu halde karşı yönden geçen 3. kişiye ait kamyonetle çarpışma sonucu muris ölmüştür. Bu olaydan üç ay önce davalı kayınpederi M.Ö'nün kanser rahatsızlığı ile davalı yanına geldiği, muris ile iyi anlaştığı, tedavi için zaman zaman muris refakatinde Bursa'ya götürüldüğü, ilçe içinde dolaştırıldığı, bazı tanıklarca ifade edildiği, olaydan önce davalının kayınpederi M.Ö. tedavi için İzmir'e götürmek için Bursa'daki M.Ö'ye ait kırtasiye dükkanından şoför çağrıldığı, murisin özel otomobille masraflı olacağı, otobüsle götürüldüğüne dair konuşmalara şahit olduğu, olay gecesi yola çıkan murisin davalı kayınpederini refakatle İzmir'e gittiklerini, telefonla haber verdiği babası tarafından beyan edilmiştir. Muris babasının dışında davalının murisi görevlendirdiği konusunda görgüye dayalı bilgi yoksa da olaydan sonra bazı tanıklar işverenin kayınpederini tedavi için muris refakatinde gönderdiği sırada kazanın olduğunu, işyerinden duyduklarını belirtmişlerdir. Dosyadaki delillerin tümü birlikte değerlendirildiğinde davalı yanında çalışan, zaman zaman kayınpederini gezdirmek ve tedavi için gittiği yerlerde refakat eden murisin, yanında çalıştığı davalı işverenin haberi olmadan davalı yanında kalan kayınpederi ile yola çıkması hayatın olağan akışına aykırı olup, davalının görevlendirmesi sonucu davalı kayınpederine refakat ederken geçirdiği trafik kazasının 506/11-A-c kapsamında iş kazası olduğunun kabulü gerekirken yazılı düşüncelerle davanın reddi usul yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.07.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/20504

K. 2009/1127

T. 2.2.2009

DAVA : Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H. P. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2- Dava, iş kazası sonucu ölen işçinin hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

Olay günü davalının işçisi olan Neşe Aydın, işyeri servisi ile işe gitmekte iken servis şoförü Ramazan'ın kullandığı aracın başka bir araç ile çarpışması sonunda oluşan iş trafik kazası sonucunda öldüğü, davacıların araç sürücüleri Ramazan Özmert ve Hüseyin Güral aleyhine Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinde maddi ve manevi zararlarının tazmine ilişkin açtıkları ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nce onanarak kesinleşen 2004/1179 Esas-2005/30 Karar sayılı dava dosyasında alınan Kusur raporuna göre, davalının işçisi Ramazan Özmert'in %25 diğer araç sürücüsü Hüseyin Güral'ın %75 oranında kusurlu oldukları, yolcu-işçi Neşe'nin kusurun bulunmadığı, davalı işveren AŞ'nin de, 27.13.1957 gün, 173 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi uyarınca istihdam edenin sorumluluğu gereğince kusursuz sorumluluğa dayalı olarak sorumlu olduğu tartışmasızdır.

Davadaki uyuşmazlık davacıların, murisleri Neşe'in iş kazası sonunda ölümü sonrasında duydukları acı ve üzüntü karşılığında davalı işverenden de yeniden manevi tazminat isteyip istemeyecekleri noktasındadır.

Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Davacılar, murisleri Neşe'nin ölümü nedeniyle duydukları manevi acı ve ızdırabın giderilmesini 27.18.1998 tarihli dava dilekçeleri ile Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinde, davalı sürücülere karşı açtıkları davada istemişler, 25.8.1999 tarihinde işverene karşı açtıkları bu dava da aynı olaya dayalı manevi zararlarının davalı işverenden de tahsilini istemişlerdir.

Gerek eksik ve gerekse tam dayanışmalı sorumlulukta, zarar gören giderim borçlularından herhangi birine karşı hakkını ileri sürebilir. BK.nun 142/II. maddesindeki borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam edeceğinden zarar görenler zararlı sonuçtan sorumlu olan bütün sorumlular aleyhinde dava açabileceği gibi sorumlulardan herbiri aleyhine ayrı ayrı dava açabilir. Bunu önleyen bir hüküm yasalarımızda mevcut değildir. Bu duruma göre, zarara uğrayanın, dayanışmalı sorumlulardan birini yada bir kaçını seçip onlara karşı giderim davası açarak ödetme kararı alması eğer borç ödenmemişse diğer sorumlu hakkında da zararın tümü için giderim davası açmasını engellemez. Çünkü zarar görenin (alacaklının) tatmini oranında giderim borcu sona erer. Bu durumda mahkemece önceden ödetilmesine karar verilen bu miktarı geçmemek ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla tahsile karar verilmesi gerekir.

Öte yandan davacıların iki ayrı dava açmaları, olay nedeni ile müteselsil sorumlu olan davalıların ayrı ayrı sorumlu tutulması sonucunu doğurmayacağı açık olup, aksinin kabulü manevi tazminat istem koşullarına da aykırıdır. Bir olay nedeni ile oluşan acı ve ızdırabın bölünerek yada birden fazla istenmesi mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı kararları da aynı doğrultudadır.

Mahkemece yapılacak iş; ekli Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 8.2.2005gün ve 2004/1175 Esas-2005/30 Karar sayılı ilamında hükmedilen manevi tazminatların davalılarından tahsil edilip edilmediği yöntemince yapılacak araştırma sonunda belirlemek, manevi tazminatların tahsil edildiğinin tesbiti halinde bu davada ki istemlerin reddine, tahsil edilmemiş ise mükerrer tahsile yol açmayacak şekilde manevi tazminat alacağını hüküm altına almaktan ibarettir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 2.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.