Mesajı Okuyun
Old 11-05-2011, 09:29   #12
düzceli81

 
Varsayılan gerekçeli karar

Arkadaşlar vermiş olduğunuz cevaplar ve ilginiz için teşekkür ederim. Dava Asliye Hukuk mahkemesinde görüldü ve karara çıktı. Kararın gerekçeli kısmını sunuyorum. Belki faydası olur. Karar yeni verildiği için henüz temyiz edilmedi.
KARARIN GEREKÇESİ : ...Davacının tutunduğu 08/03/2010 tarihli sözleşme geçerli bir komisyon sözleşmesidir. Davalı her ne kadar sözleşmenin kendisine “performans değerlendirmesi ve prim alabilmeleri için” imzalatıldığını iddia etmişse de, kendi kabulüne göre satış ilanındaki emlak komisyoncusunu araması, karşısına gelenin bu komisyoncunun elemanı olduğunu bilmesi, bunların satış gerçekleştiğinde bir yüzde üzerinden ücret aldığını her kesin bildiği, imzaladığı belgede de bunların açıkça yazıldığı karşısında bu savunmasına itibar edilmesi, aksinin tanıkla ispatlanması mümkün değildir. Yine, komisyoncunun bu daireyi satmaya yetkili olmadığını da ileri sürmek mümkün değildir. Zira, müşterinin bu yetkiyi komisyon sözleşmesini imzalamadan, evleri onun vasıtasıyla görmeden sorması, araştırması gerekir. Kaldı ki, sözleşmeden sonra da, daireyi kendisi Ya da yakını alırken, satıcı ile bir araya getirmesi ve satımı sağlaması için komisyoncuya ihtar çekip, süre vermeli; komisyoncu satışı sağlayamazsa onun yetkisi olmadığından bahisle sözleşmeden dönme hakkını kullanmalıydı. Bu sebeplerle, davalının sözleşme ile bağlı olduğu kanaatine varılmış; takipte haklı olunan bedelinin tespitine geçilmiştir. Sözleşme gereğince ödenecek olan komisyoncu bedeli, sözleşmede yazılı bedelin 3 + KDV’ dir. Sözleşmede 4 numaralı dairenin gösterilen değeri 110.000,00 TL olup, bu durumda davacının kazandığı komisyon alacağı 3.894,00 TL’ dir. Sözleşmede iki cezai şart düzenlenmiş olup, ilkinde taşınmazı bu komisyoncu dışında aldığı takdirde, komisyoncu ücretinin 2 katının ödemesi gerektiğine ilişkindir. Bunun bedeli bir 3.894,00 TL daha ödemektir.. Komisyon sözleşmesi geçerli olduğuna göre bunu isteme hakkı mevcuttur. Ancak, BK 409 maddesi ve olayın özelliği gereğince, fahiş cezai şart kabul edilerek, takdiren ½ oranında indirim yapılarak bu kalem cezai şart için 1.947,00 TL’ na hükmedilmiş, asıl alacağın 3.894,00 + 1.947,00 = 5.841,00 TL olacağı kabul edilmiştir. Davacının talep ettiği ikinci cezai şart ise sözleşmedeki bu ödemelerin ikaz ve ihtara gerek kalmadan zamanında yapılmaması halinde ücretin 3 katı cezai şart ödenmesine ilişkin olup, geciken süre için zaten işlemiş faiz de vereceği, bu kalemin olayın özelliğine göre TMK 2/1 maddesine aykırı olduğu, taraflar arasında yüklenilen edimler arasındaki dengeyi aşırı bir şekilde bozacağı nazara alınarak u kaleme hükmedilmemiş; asıl alacak üzerinden basit bir hesaplama ile 87,71 TL işlemiş faiz bulunarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Davacı icra inkar tazminatı talep etmiş olup, komisyoncu ücreti likittir. Takibe konan kalemler, sözleşmede kabul edilen şartlara göre hesaplanmış olup, likittir. Ret edilen kısımlar, yukarda açıklandığı üzere, sözleşmedeki cezai şarta hakimin müdahalesinden doğmaktadır. Bunun için, takibin devamına karar verilen asıl alacak yönünden inkar tazminatına hükmedilmiş; ret edilen kısım yönünden ise, davalı lehine kötüniyetli takip tazminatına hükmedilmemiştir. Zira, takibe konan alacaklar, sözleşmeden doğan alacaklar olup, ret edilen kısımları, cezai şartın fahiş oluşu ve edimler arasındaki nispetsizliğe dayalı olarak hakimin sözleşmeye müdahalesinden doğmaktadır. Bu sebeple davalı lehine tazminata hükmedilmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,