Mesajı Okuyun
Old 21-04-2011, 12:19   #19
Av.Serkan Arıcan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlar,

İİK 111. maddesini ikiye ayırmak lazımdır.

1.Haciz yapılmadan evvel alacaklı ve borçlu arasında ödeme tutarları, tarihleri ile anlaşıp borcu yapılandırabilirler. Bu durumda taahhüt her iki taraf için de bağlayıcıdır. Borçlu taksitlerini gününde ve tam olarak öderse alacaklı taraf da bu sürede HİÇBİR İŞLEM YAPAMAZ! İcra taahhüdünün alacaklıya verdiği hapis cezası "kozunun" yanında borçluya da icrai işlemlerden korunma "kozu" verdiği açıktır. Bu bir sözleşmedir ve her iki taraf için de hem artıları hem eksileri olacaktır. Hem taahhüt alıyim hem de mal haczedeyim yapamazsınız. Borçlunun mal kaçırmasından korkuyorsanız tahhüdü kabul etmezsniz.

2. Birinci ve ikinci fıkrada bahsedilen ise kanunun borçluya verdiği bir haktır.Alacaklı muvaffakati aranmaz. Ancak burda çok önemli bir cümle varki o da, bu prosedürün devreye sokulabilmesi için önce borçlunun borca yeter miktarda malının haciz edilmiş olması. Hacizden sonra bu prosedür devreye girdiğinde yani "borçlu daireye gidip dosya borcunu 4 e böldürür ve ilk taksidi de derhal öderse" icra muameleleri yine durur ve süreler işlemez!

Yani 1. durumda haciz yapılmış olması aranmıyor. Çünkü alacaklı rızası mevcut, rıza göstermeme hakkınız var. Eğer rıza gösteriyorsanız, haciz istediğinizde de red kararı alacaksınız. Bunun yanı sıra şarta bağlanmış bir taahhüdden de ceza çıkmayacaktır zira.

Demircizade meslektaşımın sorusuna gelince, yapılan icra taahhüdünden sonra herne sebeple olursa olsun hiçbir icra i işlem yapılamaz.

Saygılarımla...