Mesajı Okuyun
Old 18-04-2011, 11:42   #2
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Sayın davutoğlu,

Belirttiğiniz esaslardaki kararları bulamadım ancak aşağıda paylaşacağım karar da işinize yarar diye düşünüyorum.

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/14102

Karar: 2007/1061
Karar Tarihi: 30.01.2007


ÖZET: Somut olayda, davalı dava dilekçesini 04.06.2001 tarihinde tebellüğ etmiş, esasa cevap süresi içinde, yani 14.06.2001 tarihinde mahal mahkemeden cevap süresinin uzatılması talep edilmiş, mahal mahkemece aynı gün cevap süresi duruşma günü olan 19.07.2001 tarihine kadar uzatılmıştır. Davalı E vekili, davaya cevabına ve karşı davaya ilişkin dilekçesini 19.07.2001 tarihinde mahkemeye sunarak harçlandırmıştır. Davacı taraf ise, karşı davaya ilişkin olarak ilk itirazda bulunmamıştır. Bu durumda, mahkemece, karşılık davanın süresinde açıldığı ve davacı tarafın karşılık davaya süresinde ilk itirazda bulunmadığı dikkate alınarak, karşılık dava bakımından da, işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 1301) (1086 S. K. m. 197, 203, 208)

Taraflar arasında görülen davada Üsküdar Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 09.06.2005 tarih ve 2001/607-2005/157 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı sigorta vekili, davalının aracının müvekkiline kasko sigortalı araca %75 kusurla çarparak hasarlanmasına neden olduğunu, hasar bedelini sigortalısına ödediğini ileri sürerek, TTK'nın 1301. maddesi uyarınca 8.925.576.000 TL’nin davalıdan temerrüt faiziyle rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı E. vekili, davanın reddini istemiş, karşı dava ile ise; davacı karşı davalının trafik sigortacısı, diğer davalıların ise işleten ve sürücüsü olduğu aracın müvekkiline ait aracın hurda haline gelmesine neden olduğunu ileri sürerek, aracın tahmini bedeli olan 4.500.000.000 TL'nin (davalılardan sigortanın limiti ile sorumlu olması kaydıyla) davalılardan temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Diğer karşı davalılara, tebligat yapılmamıştır.

Mahkemece, dosya kapsamına göre davalı E.'ye ait aracın sürücüsünün kusursuz olduğu gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşı davaya ilişkin olarak ise: davanın, tebligat tarihine göre süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı/karşı davacı E. vekili temyiz etmiştir.

1- Karşılık davanın HUMK'un 203 ila 208. maddeleri arasında düzenlenen hükümleri çerçevesinde ancak asıl davanın davacısı veya davacılarına karşı açılabilecek olmasına, karşılık dava dilekçesinde, asıl davanın davacısı olmayan birine karşı dava açılması durumunda, mahkemece bu davalı ya da davalılar bakımından açılan davanın dikkate alınmayacak olmasına, (Bkz. Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Ankara, 1979, 4.Baskı, Cilt:3, s. 2781-2782 ve s. 3232) göre, karşı davalılardan S. Uluslararası Nakliyat AŞ ve S. yönünden verilen ret kararının sonucu itibariyle doğru bulunmasına göre, hükmün bu karşı davalılar bakımından değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.

2- Asıl dava, kasko sigortası sözleşmesine dayalı rücuen tazminat, karşılık dava ise trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, süresinde açılmadığı gerekçesiyle karşılık davanın reddine karar verilmiştir. HUMK'un 203. maddesi hükmü uyarınca karşılık dava, yazılı yargılama usulüne tabi davalarda esasa cevap süresinde açılması gerekir. Davalının esasa cevap süresi geçtikten sonra karşılık dava açması halinde, mahkeme bu durumu kendiliğinden dikkate alamaz. Davacı, karşılık davanın süresinden sonra açıldığını, ancak ilk itiraz olarak ileri sürebilir. Bu itiraz, karşılık davaya verilecek cevap layihasında, cevap verilmemiş ise en geç karşılık davanın açılmasından sonraki ilk oturumda yapılması gerekir.

Somut olayda, davalı dava dilekçesini 04.06.2001 tarihinde tebellüğ etmiş, esasa cevap süresi içinde, yani 14.06.2001 tarihinde mahal mahkemeden HUMK'un 197. maddesi uyarınca cevap süresinin uzatılması talep edilmiş, mahal mahkemece aynı gün cevap süresi duruşma günü olan 19.07.2001 tarihine kadar uzatılmıştır. Davalı E vekili, davaya cevabına ve karşı davaya ilişkin dilekçesini 19.07.2001 tarihinde mahkemeye sunarak harçlandırmıştır. Davacı taraf ise, karşı davaya ilişkin olarak ilk itirazda bulunmamıştır.

Bu durumda, mahkemece, karşılık davanın süresinde açıldığı ve davacı tarafın karşılık davaya süresinde ilk itirazda bulunmadığı dikkate alınarak, karşılık dava bakımından da, işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, karşılık davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle kendiliğinden reddi yönünde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı/karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karşı davalılardan S. Uluslararası Nakliyat A.Ş. ve S. yönünden, kararın değişik gerekçe ile ONANMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı/karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı/karşı davacı yararına BOZULMASINA, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı/karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı karşı davacıya iadesine. 30.01.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.