Mesajı Okuyun
Old 19-03-2011, 01:04   #3
advocate_demos

 
Varsayılan

Lozan Barış Antlaşması, Türkiye’nin kurucu antlaşmasıdır. Antlaşmanın 39/4 maddesi şöyledir: “Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret ilişkilerinde, din, basın ya da her çeşit yayın konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili kullanmasına karşı hiç bir kısıtlama konulmayacaktır” şeklindedir. Antlaşma’nın 39/5 maddesi ise şöyle demektedir: “Devletin resmî dili bulunmasına rağmen, Türkçeden başka dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.” Maddeler tahlil edildiğinde şu hususlar öne çıkmaktadır:
-39/4 fıkrası, seçim propagandaları başta olmak üzere, her yerde her dilin kullanılmasını serbest bırakmaktadır. Ayrıca, Siyasi Partiler Kanunu, Dernekler Kanunu ve Seçim Kanunu gibi yerlerde Türkçeden başka dil kullanılmasını yasaklayan hükümler Lozan 39/4 ihlalidir.
- “Türkçeden başka dil konuşan Türk uyruklarının” mahkemelerde “kendi dillerini sözlü olarak kullanabilme” hakkı, md. 39/5 tarafından, devletin bir resmî dilinin mevcut olduğu hususu dikkate alınarak düzenlenmiştir.
- “Kendi dilleri”nden kasıt, tarafların anadilidir. Duruşma dilini/resmî dili ne kadar iyi anlarsa anlasın veya konuşursa konuşsun, ilgili tarafın kendini en iyi ifade edebileceği dil, ilke olarak anadildir. Bu husus, savunma hakkı gibi en önemli hususun duruşma sırasında en iyi biçimde icra edilmesini sağlamak gerekçesiyle düşünülmüştür.
-Madde 39/5 hükmü, 12 Eylül askerî darbe rejimi başta olmak üzere Türkiye’de zaman zaman ihlal edilmiş olmakla birlikte, hiçbir biçimde değiştirilemez. Çünkü yine Lozan Barış Antlaşması’nın 37. maddesi hükmüyle Türkiye, Madde 39’un da arasında bulunduğu kimi Lozan maddelerini hiçbir biçimde değiştirmemeyi çok kesin ifadelerle taahhüt etmiştir:

Lozan Barış Antlaşması Md. 39/4 ve 39/5’in Türk İç Hukukundaki Yeri
-Lozan Barış Antlaşması, 23 Ağustos 1923 tarih ve 340 sayılı “Lozan Sulh Muahedenamesinin Kabulüne Dair Kanun”la Türk mevzuatına dahil edilmiştir.
-Md. 39/4 ve 39/5, kendisiyle çelişebilecek iç mevzuat hükümleri bulunduğu takdirde (Örneğin CMK md. 202), onlar üzerinde üstünlük sahibidir:
-Temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir hüküm olması nedeniyle iç mevzuata üstündür. Çünkü Anayasa md. 90’a 07 Mayıs 2004 tarihinde eklenen 5. fıkra şöyle demektedir:
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası
antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”