Mesajı Okuyun
Old 14-03-2011, 22:15   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan 1.'si

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 1988/7363
Karar: 1988/9606
Karar Tarihi: 29.09.1988


Dava: Bekir ile Güler arasındaki boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda, davanın reddine dair verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki davacı tarafından istenilmekle; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, Medeni Kanunun 130. maddesine dayalı olarak pek fena muamele sebebiyle boşanma isteminden ibarettir.

Davalı kadın, kocasına hakaret etmiş ve ayrıca müessir fiilde bulunmuş ve her iki suçtan dolayı Üsküdar Sulh Ceza Mahkemesi'nin 12.5.1988 tarihli ve 1553/886 sayılı kesinleşmiş kararı ile mahkum olmuştur. Dava dilekçesinde bu olay pek fena muamele olarak nitelendirilerek boşanma istenmiştir. Cana kast dışında kalan ve gerek beden tamlığına, gerekse kişilik haklarına yönelik bütün eylem ve davranışlar ile şeref ve haysiyete yöneltilen ağır hakaretler, pek fena muamele kavramına girer. Öte yandan, Ceza Mahkemesinin aynı zamanda boşanma sebebi olan bir suçtan dolayı verdiği ve mahkumiyet kararında belirlenen maddi olgu (olay), boşanma davasında Hukuk Hakimini bağlar (BK. 53) ve kesin delil teşkil eder (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: 4, Dördüncü Baskı, 1984, Sh.3603). Onun için, artık boşanma davasında Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararı dışında başkaca bir delil aranması mümkün değildir. Öyle ise Hukuk Hakimi, kesinleşen ceza mahkumiyetine rağmen fiilin (eylemin) sabit olup olmadığı konusunda yeniden araştırma yapmaz ve suçun mevcut olmadığı ya da münferit bir olaya yahut tahrike dayalı olduğu yolunda hükme ulaşamaz. Böyle bir düşünce biçimi, Hukuk ve Ceza Mahkemelerinin aynı maddi olayın varlığı ile ilgili farklı görüşleri karşısında adalete duyulan inanç ve güvenin ağır bir surette sarsılmasına yol açar.

Öte yandan, Medeni Kanun’un 130. maddesine dayalı boşanma davasında boşanmayı gerektiren ve pek fena muamele olarak nitelendirilen olayın 134. maddede olduğu gibi, ayrıca eşler arasında ortak yaşantıyı çekilmez hale getirecek derecede geçimsizliğe sebep olup olmadığı hususunda sonuca etkili değildir. Onun için davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması ve şiddetli geçimsizliğe dayalı boşanma davalarında olduğu gibi kusur kıyaslaması yapılması mümkün değildir.

Bütün bu gerekçe ve sebepler karşısında karar verilmesi gerekirken davanın hukuki sebebine uymayan düşüncelerle ve kanun hükmünün yorumunda yanılgıya düşülerek isteğin reddedilmesi Usul ve Kanun’a aykırıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan on bir bin lira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, oybirliği ile karar verildi.