Mesajı Okuyun
Old 09-03-2011, 10:10   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

İşinize yarayabilecek bir karar...


--

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/929

K. 2002/4957

T. 20.5.2002

• KASKO RÜCU DAVASI ( Davacılara Ait Sit Alanı İçindeki Eski Binanın Duvarının Yıkılarak Park Halindeki Davacıya Kaskolu Araca Hasar Vermesi )

• PARK HALİNDEKİ ARACIN YIKILAN ESKİ BİNANIN DUVARININ ALTINDA KALARAK HASARLANMASI ( Kasko Rücu Davası )

• KUSUR ORANININ TESBİTİ ( Eski Binaya Girilmesi ve Yanına Araç Parkedilmesinin Yasaklayan Uyarı Levhası Asıldığı Halde Parkedilen Aracın Yıkılan Duvarın Altında Kalması - Kasko Rücu Davası )

• BİNA MALİKİNE KUSUR İZAFE EDİLEMEMESİ ( Uyarı Levhasına Rağmen Aracını Eski Binanın Yanına Parkeden Davacı Selefinin Aracının Yıkılan Duvarın Altında Kalması - Kasko Rücu Davası )

6762/m.1301

818/m.58

ÖZET : Dava, TTK.nun 1301. maddesine dayalı kasko rücu davasıdır. Davalılara ait binanın bir bölüm duvarının yıkılarak, duvar dibinde park halinde bulunan davacıya kaskolu araca zarar verdiği, binanın sit alanı içerisinde bulunduğu ve çok eski olduğu, duvarlarının yıkılmaya yüz tuttuğu, uyarı levhalarıyla binaya girilmesi ve kenarlarına araç park edilmesinin yasaklandığı bildirildiği, davacı selefinin o civarda oturduğu ve binanın bu özelliklerini bildiği hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu ile tesbit edilmiş olup, dosya kapsamı ile de sabittir. Bu durumda, uyarı işareti koymakla olayla zarar arasındaki illiyet bağını kesen davalılara %25 oranında kusur izafesi yerinde olmadığından, mahkemece davanın reddi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İzmir Asliye 1.Hukuk Mahkemesince verilen 11.10.2001 tarih ve 1999/1172-2001/713 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların maliki bulunduğu binanın yıkılması sonucu, müvekkili şirkete kaskolu aracın hasar gördüğünü, müvekkilince sigortalısına 4.770.000.000 lira ödendiğini ileri sürerek, bu meblağın temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı Mete vekili, kusurun davacıya kaskolu araç malikinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı, davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, hasar miktarının 4.770.000.000 lira olduğu, binanın davalılar ve dava dışı Malikler olmak üzere dört mirasçının 1/4er payları oranında müşterek mülkiyete konu bir taşınmaz olduğu, diğer mirasçılar davaya dahil edilmiş iseler de, iştirak halinde mülkiyet söz konusu olmadığından davaya katılanlar hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı, davalıların 1/4er pay karşılığı olarak 596.250.000'er lira ile sorumlu oldukları, zira tüm mirasçıların toplam olarak %50 oranında kusurlu bulundukları gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne, davacı tarafın davaya dahil edilenler hakkında dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

Dava, TTK.nun 1301. maddesine dayalı kasko rücu davasıdır.

Davalıların müşterek maliklerinden ikisi olduğu binanın bir bölüm duvarının yıkılarak, duvar dibinde park halinde bulunan davacıya kaskolu araca zarar verdiği, binanın sit alanı içerisinde bulunduğu ve çok eski olduğu, duvarlarının yıkılmaya yüz tuttuğu, uyarı levhalarıyla binaya girilmemesi ve kenarlarına araç park edilmemesinin yasaklandığı bildirildiği, davacı selefinin o civarda oturduğu ve binanın bu özelliklerini bildiği hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu ile tesbit edilmiş olup, dosya kapsamı ile de sabittir. Ne var ki, aynı raporda davalıların, yıkılan duvara komşu boş arsanın etrafını direk ve tellerle çevirmeleri, bu şekilde bir önlem ile arsaya girişi engellemeleri gerektiği belirtilerek, davalılara toplam %25 oranında kusur izafe edilmiştir. Oysa, davalılar binaya komşu bu arsanın maliki olmayıp, bu alana tel örgü çekmek suretiyle önlem almaları, açıklanan şekilde tasarrufta bulunmaları hukuken mümkün değildir. Olayda, Bk.nun 58.maddesine dayalı kusursuz sorumluluk hali de bulunmamaktadır.

Bu durumda, uyarı işareti koymakla olayla zarar arasındaki illiyet bağını kesen davalılara kusur izafesi yerinde olmadığından, mahkemece davanın reddi gerekirken, aksi yönde sonuca varan bilirkişi raporuna itibar edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi, doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.