Mesajı Okuyun
Old 06-03-2011, 14:12   #5
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan beraat83
Sayın meslektaşım, İİK 89. maddesini dikkatli okursanız cevabı kendiniz bulursunuz diye düşünüyorum, madde hükmü çok açık ikinci fıkrada diyor ki " Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur." üçüncü şahıslar ve özellikle bankalar kendilerine tebliğ olunan 89/1 haciz ihbarnamaelerine çoğu zaman tebliğ saatini bile yazarlar, çünkü haze iştirak hususu başka türlü çözülemez, aynı günde dahi haciz konulan bir bankadaki para meblağı üzerindeki haciz sıralaması sizce talep tarihine bakılarak mı yoksa haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihine bakılarak mı yapılacaktır? tabiki tebliğ tarihine bakılarak sıralama yapılacaktır. önemli olan tebliğ tarihidir, talep edildiği halde gönderilmeyen ve sadece zaman aşımı işlemi olarak yapılan haciz ihbarnameleri olduğunu düşünürseniz, sadece talep edildiği halde gönderilmeyen haciz ihbarnamesinde sizin haciz sırasında daha önde olduğunuzu düşünmek ne kadar saçma olur değil mi? çünkü üçüncü şahsa bildirilerek haciz sırasına kaydedilmeyen bir haciz ihbarnamesi vardır ortada..bu konuda aynı olay bizim başımıza geldi, ilk haciz görünen dosyaya para gönderildi halbuki talep tarihi olarak bizim talep tarihimiz daha önceydi ancak tebliğ tarihi olarak geriye düştüğümüz için derece kararında biz sonraki sırayı aldık, umarım açıklamalarım faydalı olmuştur, iyi çalışmalar..saygılarımla..



Dayanak ile cevaplamak, yanlışlarımızı azaltacaktır. Kolay gelsin.



«borçlunun bankadaki mevduatı, icra memurunun, bunun haczine karar vermesi ile» haczedilmiş olur. Haczin tamamlanmış sayılması için bankaya birinci haciz ihbarnamesinin gönderilmiş (tebliğ edilmiş) olması zorunlu değildir. Bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçlu tarafından çekilmesini (borçluya ödenmesini) önleyen bir muhafaza tedbiridir.

KURU, B. El Kitabı, s: 406 – KURU, B. İcra ve İflâs Kanunun 89. Maddesinde Yapılan Değişiklikler (Seminer, 2004), s: 28



Aynı doğrultuda : HGK. 1.12.1999 T. 12-1003/11017; 12. HD. 7.4.1999 T. 3833/4357

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/12-1003
K. 1999/1017
T. 1.12.1999
• BORCUN BANKA ZİMMETİNDE SAYILMASI ŞARTLARI
• BANKA MEVDUAT HESABI ( Haciz Edilmesi Usulü )
* HACİZ İHBARNAMESİ ( Bankaya Mevduat İçin )
• BANKADAKİ MEVDUATIN HACZİ ( Haciz İhbarnamesinin Gerekli Şartları İhtiva Etmemesi )
• HACİZ İHBARNAMESİNİN GEREKLİ ŞARTLARI İHTİVA ETMEMESİ ( Borçlunun Bankadaki Mevduatının Haczi )
• BANKAYA GÖNDERİLEN HACİZ YAZISI ( Borçlunun Bankada Mevduatı Bulunmuyorsa Borç Bankanın Yedinde Sayılamaz )
• BORÇLUNUN BANKADAKİ MEVDUATI VE ALACAĞI ( Menkul Hükmünde Olması )
• HACİZ ( Borçlunun Bankadaki Mevduatı)
• HACZİN TEKEMMÜLÜ ( Bankaya Haciz İhbarnamesinin Tebliğ Edilmesinin Gerekmemesi )
• BANKA MEVDUATININ HACZİNDE ŞEKİL
• ŞİKAYET ( Borçlunun Bankadaki Mevduat ve Alacağını Haciz )
• ÜÇÜNCÜ KİŞİDEKİ MAL VE ALACAKLARIN HACZİ ( Bankadaki Mevduatın Haczi )

2004/m.106,16,58,68,88,89
ÖZET : Bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir.

DAVA:Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Tetkik Mercii Hakimliği`nce şikayetin kabulüne dair verilen 8.2.1999 tarih ve 1999/76, 25 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi`nin 7.04.1999 tarih ve 1999/3833-4357 sayılı ilamı ile; ( ... Borçlunun üçüncü kişilerdeki ( bankadaki ) alacağı-mevduatı İİK`nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle, bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir. İİK`nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece İcra Dairesi`ne ödemede bulunabilir. Borçlunun, bankada mevduatı yok ya da borca yeterli değil ise, işte o zaman haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar.

Bir başka deyişle bankada mevduatın bulunmaması halinde İİK`nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz. Somut olayda bankaya gönderilen haciz yazısının iptali şikayet edildiğine göre, mercice yukarıdaki ilkeler gözönüne alınarak, şikayetin reddi gerekirken, kabulü isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Karşı taraf alacaklı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Karşı taraf alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.