Mesajı Okuyun
Old 05-03-2011, 11:41   #2
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avsenanur
kıymetli arkadaşlarım geçen hafta çok enteresan bir kararla karşılaştım.Yaklaşık iki yıl önce kendisine şiddet ve hakaretlerde bulunan kocası yüzünden sinir hastası olan ve sürekli bayılma nöbetleri geçirmeyen başlayan bir bayan için boşanma davası açtık.Kadın o kadar çok baskı ve şiddet görmüş ki biraz önce dediğim gibi sık sık bayılma nöbetleri geçirmeye başlamış ve ailesi onun hastanede olduğunu öğrenince yaşadıkları ortaya çıkmış.Ailesi kızlarının bunca yıl kendilerinden saklıdığı bu olayları öğrenince daha fazla zarar görmemesi için hastanedeki tedaviden sonra alarak kendi evlerine getirmişler ve eşine kendiside dönmek istemediğinden boşanma davasını açtık.Mahkeme bu perşembe karar verdi ve akıllara ziyan bir karar verdi kadının rahatsızlığı ile ilgili bizim yönümüzde rapor çıkmasına karşı tarafın kendi şahitlerinin ifadelerinde bu bayılmaların son aylarda ortaya çıktığı söylenmesine rağmen bizim davamızı reddetti velayeti vermedi tazminatı, ziynet eşyalarını vermedi hadi onu geçtim nakafa vermedi ve üstüne üstlük karşı tarafın manevi tazminat talebini kabul etti.arkadaşlar benim müvekkil fakir bir ailenin kızı karşı taraf zengin zaten yıllarca kadının ailesini fakirlikleriyle hor görüp kızlarıyla görüştürmemişler şimdi çıkan bu karar haktan reva mı? ve lütfen bana bir akıl verin nafaka hadi hepsini geçtim bu kadına nafaka verilmemesine nasıl hükmetti bu mahkeme? gerekçeli karar henüz çıkmadı ama benim bildiğim her halukarda yoksul eşe nafaka bağlanır ve kadın yoksun üzerine hiç bir şey yok. lütfen bana bir yol gösterin o kadının ilaçlarla tedavisi mümkün olmadığından en son bir cihaz gelmiş hafızasını silerek onu iyileştireceklermiş böyle bir haldeki kadına nasıl böyle bir karar çıkar aklım almıyor ben davayı kaybettiğime değil o kadının aleyhine bu kadar ağır karar çıktığı için üzülüyorum.selamlar

Sayın meslektaşım,

Gerçekten bazı davalar var ki, avukat olarak değil de birazda özdeşim kurarark işin içerisine istesek de istemesek de giriyoruz.

Mahkemenin ne gerekçe ile karar verdiğini sizin gibi biz de bilmiyoruz. Ancak Boşanma davalarında, belgenin niteliğinden çok şahitlerin beyanlarına daha çok itibar ediliyor.

Siz savunmanızı yaptığınızda rapurun sebebini, şahiştr beyanları ile desteklediniz mi bilmiyorum ama burada önemli kıstas bu idi.

Bildiğiniz üzere, ancak tamamen haksız olan kişi lehine nafakaya hkmedilmiyor. Bir de şartları dahilinde çalışan kişiye nafaka bağlanmıyor.

Ancak sizin davanızda ben birkaç noktaya takıldım.

1- Ziynet eşyası davası, boşanma reddedilse dahi şartları var ise kabul edilmeliydi. Ancak sanırım burada "evi terk eden kadın olduğu için, ziynetleri yanında götürmüştür" karinesi üstün tutulmuş.

2- Dava reddedilmiş ise ve karşı tarafın karşı boşanma davası yok ise (ben böyle algıladım) davalı tarafa tazminata hükmedilmesi de doğru değil. Ancak karşı dava var ise ve sizin davanızı değil onların davasını kabul etmiş ise, bu durumda verilen karar usulen doğru ama gerekçesini bilmiyorum.

3- Müvekkiliniz çalışmıyor ise, en azından boşanma ile birlikte ayrı yaşama hakkı olan kadına tedbir nafakası bağlanması gerekiyor-du.

Karar doğru yada yanlış, birşey deme şansım yok, ancak kararınızı temyiz etmekten başka artık başka care yok.

Ben, meslek hayatımda iki tane verilen karardan dolayı adalete güvenmez oldum; en azından hakeden herzaman haklı olmuyor, diye düşündüm.

Sizin için ise sanırım bu dava, içine düştüğüm iki dava ile aynı prikolojiye sokmuş.

Yargıtay bozar mı derseniz, aylık 550 TL maaş alan ve başka bir geliri olmayan biris hakkında açılan nafaka davasında, SEK araştırması yapılmadan, davacı kadın yararına 500 TL nafaka bağlayan hakimin kararını onayan yargıtay dan çok da medet ummuyorum. İnşallah sizin davanızda böyle olmaz.

Saygılarımla...,