Mesajı Okuyun
Old 02-03-2011, 15:32   #2
kezzy

 
Varsayılan

Konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.06.2005 tarih ve E. 2005/4-309, K. 2005/391 sayılı Kararı aşağıdadır.
“….Tüketici onarım hakkını kullanmasına karşın, 4077 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 13. maddesi ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde, aynı Kanun’un 4. maddesinde sayılan diğer seçimlik haklarından birini kullanabilecektir.
Şu halde tüketici, doğrudan ücretsiz değiştirme hakkını kullanabilir. Zira, burada seçimlik hakkın kullanılmasından sonra değiştirilemeyeceği kuralının yasal bir istisnası söz konusudur.
Somut olayda; aracın imalat hatalı olduğu, çok sayıda tamir işlemine karşın arızanın giderilemediği bilirkişi raporları ile tespit edilmiş; mahkeme olguyu kabul etmiş; özel dairece de bu olgu bozmaya konu edilmemiştir. Dolayısıyla açıklanan yasal şartların varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun imalat hatalı 1997 model araçla ilgili olarak davacı yanın isteminin ne şekilde hükme bağlanması gerektiği üzerinde düğümlenmiştir.
Tüketici dava dilekçesinde, malın yenisi ile değiştirilmesi olmazsa bedelinin tahsilini istemişse de sonraki celselerde sadece malın yenisi ile değiştirilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece bu istem nazara alınarak, aracın “0” km aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu karar yukarıda ayrıntısı açıklanan yasal düzenlemelere uygundur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun’un 381-388. maddelerine aykırı bir hükmün varlığından da söz etmek olanaklı değildir. Aracın modelinin eski olması yasal seçimlik haklarından birini kullanan davacının bu isteminin karşılanmamasına neden olarak gösterilemez. Kanun ve yönetmelik tüketici tercihini ön planda tutmakta; değiştirme hakkının kullanılması durumunda bu hakkın yerine getirilmesini sınırlayan herhangi bir hüküm getirmemektedir.
Diğer taraftan infaz aşamasında hükmü konu olan malın bulunamaması halinde İcra ve İflas Kanunu’nun 24. maddesinin uygulanma olanağının varlığı da unutulmamalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Yasa ile değişik 24/4. maddesinde;
“…Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde icra müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hükmün varlığı karşısında, kararın infazının güçlüğünden de söz edilemez.
Ayrıca, gerek 4077 sayılı Kanun ilk şeklinde gerekse 4822 sayılı Kanunla değişik halinde kullanım bedelinin düşülmesine yönelik bir hükme de yer verilmemiştir.
Sonuçta; yukarıda ayrıntısı açıklanan tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle belirlenen olgular ile içerikleri irdelenen yasal düzenlemelere göre usul ve yasaya uygun bulunana direnme kararının onanması gerekir…”
II- SONUÇ
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 22.06.2005 tarih ve E. 2005/4-309, K. 2005/391 sayılı Kararı ile; tüketici tercihini sınırlayan herhangi bir hükmün olamayacağı ve tüketici tercihinin her şeyden önde olduğu açıkça ifade edilmiştir.