Mesajı Okuyun
Old 11-02-2011, 19:16   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avbelgin
iyi çalışmalar meslektaşlarım.benim sorum karışık biraz.iki akraba ahmet ve ramazan arasında olan bir olay.ahmet ramazan'a mülkü satıyor,ama ahmetin oğlu burada oturuyor 17 yıl kadar.ahmet öldükten sonra ahmet'in oğlu Ali 2008 de bu taşınmaz muvazalı dedi ve davayı kazandı 2010 da paydaş oldu muris ramazan'ın çocuklarına.biz Ali'ye2008 de intifadan men ihtarı çektik,tebliğ aldı dava aşamasında.şimdi biz diğer paydaşlar kira bedelini isteyebilir miyiz Ali'den ve ne zamandan itibaren?cevaplar için tesekkürler

Sayın meslektaşım,

İlginç ve genel uygulamanın tersine bir durum! Zira genelde tapu iptalini talep eden ile ecrimisil talep eden aynı tarafta yer alırken sizin davanızda bu iki taraf karşı karşıyalar. Anladığım kadarıyla sizin olayınızda mirasçı "Ali", mirasbırakanı tarafından ecrimisil davacılarının mirasbırakanlarına yapılan satışın muvazaalı olduğu iddiasıyla miras payı oranında tapu iptali davasını 2008 yılında kazanıyor ve kesinleşme üzerine 2010 yılında paydaş sıfatını kazanıyor. Bu tarihten önce tapuda Ramazan ve ölümünden sonra mirasçıları malik gözüküyordu.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, açılmış olan tapu iptali davası kurucu değil bildirici nitelikte olduğundan "geriye etkili"dir. Bunun anlamı, dava kabul edilip kesinleşmesi şartıyla geriye etkili hüküm doğurur; diğer deyişle muvazaalı işlem yapıldığı tarihi itibariyle geçersiz hale gelir. Sadece pay oranında tescil istenmiş ise, Ali'nin paydaşlık sıfatı makable şamil olarak tespit edilmiş demektir.

Paydaşlar arasında, bazı istisnalar olmakla birlikte, ecrimisil (kötüniyete dayanan işgal tazminatı) talep edilebilmesi için intifadan men şartının gerçekleşmesi ve fiili kullanma biçiminin yerleşmemiş olması gerekir. Olayda intifadan men ihtarının 2008 yılında çekildiği, davalının bu tarihten itibaren taşınmazda payından fazlasının kullandığı ve bu anlamda kötüniyetli olduğu kuşkusuzdur.

Kaldı ki, kabul kararının bozulması ihtimalinde dahi kendisi açısından sonuç değişmeyecekti ve sadece payı oranında ecrimisilden kaçınma şansını kaybedecekti; davacılar açısından ise Ali'nin taşınmazda payının tescil edilmemesi ihtimalinde (kararın bozularak reddin kesinleşmesi) davalının "paydaş"lık sıfatı hiçbir zaman olmayacağından intifadan men şartının aranmasına gerek kalmayacak ve geriye dönük 5 yıllık ecrimisil istenebilecekti.

Benim yorumum bu şekilde, olay ile ilgili somut bir karara rastlamadığımı da belirtmek isterim.