Mesajı Okuyun
Old 08-02-2011, 16:47   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Merhaba,

Üzerinde aile konutu şerhi olsun-olmasın, bankalar tarafından ipotek koyulan taşınmazlardaki ipoteğin selameti için; yeni TMK nun yürürlüğünü müteakip diğer eşin açık rızasının alınması gerekip-gerekmediğine dair tartışma bir kenarda dursun.

Bu tür davaların görüşülebilmesi için; diğer eşin davalı, bankanın dava ihbar edilen 3.kişi olması, husumetin bu şekilde yöneltilmesi gerektiği, davanın aile mahkemelerinde açılması ve nisbi harca tabi olması gerektiği konuları da bir diğer yanda dursun. (Bunların hiç birine aleyhimize yürüyen davada uyulmamıştır, hele o tümüyle bir köşede dursun.)

Benim tartışmaya açmak istediğim konu şu:

Dava devam ederken; vakti zamanında davalı gösterilmemiş olan, davalı sıfatını taşımaz iken vefat eden bir davalı eş var (Bankaya ipotek veren) . (Mahkeme bu şahsın vefatını müteakip davacı yana , davanın tarafı gösterilmemiş olan varislerini dahili dava etmesi için mehil de vermiştir. Davalı sıfatının hatalı ve eksik gösterildiği davaya yanıt dilekçemizde yazılıdır, ıslahla dahi düzeltilmesinin mümkün olmadığı da hatırlatılmış ve muvafakat yokluğumuz peşinen bildirilmiştir. Yanı sıra aşamalardaki dahili dava ara kararına da dönülmesi için yine tarafımızdan itiraz edilmiş, bu konuda olumlu-olumsuz bir karar kurulmamıştır.) Ankara Aile Mahkemelerinden birinde yürümekte olan ve usul aykırılıklarından bunaldığımız bu davada, dava dışı ipotek verenin vefatı tarafımızca Mahkemeye yazılı bir dilekçe ile bildirilmiş ve:

İPOTEK VEREN DAVA DIŞI (BİLAHARE VARİSLERİ DAHİLİ DAVALI ) 3.KİŞİNİN VEFATI NEDENİ İLE; DAVANIN KONUSUNUN KALMADIĞINDAN BAHİSLE KARAR İTTİHAZINA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMESİ, ZİRA ÖLÜMLE EVLİLİK BİRLİĞİ SONA ERMİŞ OLMAKLA, ARTIK BİR AİLE KONUTUNDAN DA SÖZEDİLEMEYECEĞİ; OLSA OLSA TEREKEYE KONU BİR TAŞINMAZDAN BAHSEDİLEBİLECEĞİ, tarafımızca dile getirilmiştir. (Tüm dilekçelerimiz muhabere kaydıyla birlikte gönderilmiştir.)

Bence ölümle dava konusuz kalmıştır, yukarıdaki gerekçeyle. Ancak Mahkeme sesimizi duymuyormuşcasına ısrarla davayı sürdürmektedir. Sizin düşünceniz nedir?

Görüşlerinizi paylaşırsanız müteşekkir kalacağım.

Saygılarımla...


İlginç bir soru(n).
Forumu dışardan izleyecekler için TMK'nın ilgili maddesini alıntılayayım:

Alıntı:
MADDE 194.- Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.


Maddeye göre, malik olmayan eşin "açık rızası" gerekmektedir.

Pekala "tapuya güven ilkesi" gereği taşınmaz mal satın alan iyiniyetli 3 üncü şahısların durumu ne olacak?
Alıntı:
2. İyiniyetli üçüncü kişilere karşı

MADDE 1023.- Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.

İyiniyetli olmayan 3 üncü kişilere karşı bir yaptırım var mı?

Alıntı:
3. İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı

MADDE 1024.- Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.

Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.



"Aile konutu şerhi" konulmamış ve malik olmayan eşin açıkça rızası olmadan yapılan işlemler ne olacaktır? İşlemin yapıldığı sırada "açıkça" rıza alınmadığı için, "yok" hükmünde sayılacaktır.

Banka kötüniyetli midir? Aşağıda aktaracağım karara göre, "kötüniyetli" olmasa bile, basiretli bir tacir(hatta daha da ötesi)gibi davranmak zorundadır. Hepimiz biliyoruz ki, bankalar ipotek almadan (ve kredi vermeden) önce, taşınmazın gerçek değerini belirlemek için kendi eksperlerini ya da profesyonel şirket eksperlerini taşınmaza göndermektedirler.Eksper, taşınmaza girdiğinde o taşınmazın "aile konutu" olup olmadığını görecektir zaten. O halde banka, ya diğer eşin "açıkça" rızasını da isteyecektir ya da kredi vermeyecektir.

Peki kötüniyetli malik olmayan eş olursa ne olacaktır?

Yukarıya alıntısını yaptığım 194 üncü maddenin 3 üncü fkrasını tekrar alıntılıyorum.

Alıntı:
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.

Malik olmayan eş tapuya gidip "aile konutu şerhi" vermiş olsa, benzer sorunlar yaşanmayacaktır. Ancak ülkemizdeki okuma-yazma ve bilinçlenme oranını düşünürsek pek çok kadının bu hükümden haberi dahi yoktur. Benim dikkat çekmek istediğim şey ise başka...Karı-koca baştan anlaşmış olsalar, kocaya ait ev bankaya ipotek edilse ve yüklüce bir kredi çekilse, diğer eş ipotekten 6 ay sonra dava açsa ve ipoteği kaldırsa, hakkaniyete uygun mu olacaktır?

Ya da 5 yıllık kredi alınsa, açıkça muvafakatı alınmayan ve fakat ipotekten haberi olan eş, 2 inci yıl eşine boşanma davası açmadan hemen önce ipoteğin terkini davası açsa ne olacak? Taşınmaz tekrar evlilik mamelekine dönmeyecek midir?

Özetle, kötüniyetli eşler için de bir şeyler düzenlenmeliydi.

Sevgili Şehper, usuli tartışmaları bir kenara koymuşsun ama sen Ankara'yı seversin. Hiç olmazsa, boşuna gitmiyorsun.