Mesajı Okuyun
Old 12-01-2011, 13:56   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
18.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/10314
Karar: 2001/11380
Karar Tarihi: 10.12.2001

ALACAK DAVASI - ANATAŞINMAZIN KAPICISINA AİT SSK PRİMLERİNİN KURUMA ZAMANINDA YATIRILMADIĞI İDDİASI - PRİMLERİN KAT MALİKLERİNDEN AİDAT BEDELİ İÇERİSİNDE TAHSİL EDİLİP EDİLMEDİĞİNİN ARAŞTIRILMASI GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Alacak davasında, davalı yöneticinin, yöneticilik yaptığı dönemde S.S.K primlerinin kat maliklerinden aidat bedeli içerisinde tahsil edip etmediği araştırılarak, tahsil edilip de bu paraları S.S.K'ya yatırılmamışsa ancak bu durumda davalının prim cezalarından sorumlu kabul edilebileceği, aksi takdirde buna ilişkin talep yönünden davalının sorumluluğu söz konusu olamayacağından davanın reddi gerektiği dikkate alınmadan prim ödenmemesi nedeniyle verilen cezalar yönünden de davanın kabulü doğru görülmemiştir.

(818 S. K. m. 44) (634 S. K. m. 38)

Dava: Dava dilekçesinde 1.917.647.310 TL.'nın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Dava, anataşınmazın kapıcısına ait S.S.K primlerinin kuruma zamanında yatırılmaması, gerekli belgelerin kuruma verilmemesi ve bu suretle asıl prim borçlarına gecikme zammı ile faize ve idari para cezası tahakkukuna sebebiyet verilmesi ve bunların icra takibine konu yapılması nedeniyle (prim borçları asılları ile eğitime katkı payları hariç tutularak) 1.917.647.310 TL'nın yasal faiziyle davalı eski yöneticiden tahsili istemine ilişkindir.

Davalı savunmasında, apartmanda yeteri kadar para toplanmadığından sigorta primlerinin yatırılamadığını, kapıcının emeklilik işleri nedeniyle ayrılmış gösterildiğini ve hizmet süresinin emekliliğe yetmemesi nedeniyle tekrar işe girmiş gibi göründüğünü, bu nedenle davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.

Mahkemece, davacı tarafın da Borçlar Kanununun 44. maddesi uyarınca birlikte kusuru bulunduğu kabul edilerek davalının %70 kusur oranına tekabül eden 1.342.647.310 TL'nın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kat Mülkiyeti Yasasının 38. maddesi hükmünce yönetici, yasa ile kendisine verilen görevlerin yerine getirilmesinde kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Yöneticinin sorumluluğu görev süresi ile sınırlı olup, bu süre içerisinde görevlerini kasten ya da savsaklama sonucu yerine getirmemesi yüzünden kat maliklerinin uğradığı zararları karşılamak durumundadır. Buna göre davalı eski yöneticinin, yöneticilik yaptığı dönem içerisinde apartman kapıcısının aylık sigorta bildirgelerini Sosyal Sigortalar Kurumu'na zamanında vermemesi nedeniyle gerçekleşen idari para cezasından sorumlu tutulmuş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

Ancak;

Kat Mülkiyeti Yasasının 38. maddesinde düzenlenen yöneticinin sorumluluğunda en önemli unsur, yönetimin kasasında ödenmesi gereken borçları karşılayacak miktarda para bulunmasıdır. Doğal olarak yöneticiden, kasada mevcut olandan fazla harcama yapması veya ödenmesi gereken giderleri ödemesi beklenemez. Burada yöneticinin görevi, sigorta primlerini kat maliklerinden toplamak ve zamanında ilgili kurumu yatırmaktır. Kat malikleri paylarına düşen prim borcunu yönetime ödememişlerse, yönetici bunu kendi cebinden ödemek zorunda değildir. Başka bir anlatımla kat maliklerinin üzerlerine düşen ödemeleri yapmamaları sonucu, kasada yeterli para olmaması nedeniyle ödenemeyen S.S.K. primleri ve cezalarından yönetici sorumlu tutulamaz.

Bu nedenle davalı yöneticinin, yöneticilik yaptığı dönemde S.S.K primlerinin kat maliklerinden aidat bedeli içerisinde tahsil edip etmediği araştırılarak, tahsil edilip de bu paraları S.S.K'ya yatırılmamışsa ancak bu durumda davalının prim cezalarından sorumlu kabul edilebileceği, aksi takdirde buna ilişkin talep yönünden davalının sorumluluğu söz konusu olamayacağından davanın reddi gerektiği dikkate alınmadan prim ödenmemesi nedeniyle verilen cezalar yönünden de davanın kabulü doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları