Mesajı Okuyun
Old 07-01-2011, 14:34   #2
Avukat Tekin

 
Varsayılan

Tapu Tahsis Belgesi, Tapu Senedinin sağladığı hakları sağlamaz. Bir ayni hak değil bir lahsi hak sağlar. Ayrıca zaten asıl olan binanın bulunduğu bölümün tahsisinin yapılması olduğundan parsel bölünmesinin bir hak kaybı yaratmadığını düşünüyorum.
2981 sayılı kanun
MADDE 10 - (Değişik: 3290 - 22.5.1986)

a) Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verilir.

Ayrıca Yargıtay HGK nın aşağıdaki kararı da bu anlamda yol gösterici olabilir.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1996/14-763
K. 1996/864
T. 4.12.1996
� TESCİL DAVASI ( Öncelikle Tapu Tahsis Belgesine Konu Yapılan Taşınmazı Kapsar Biçimde Yörede İmar Islah Uygulamasına Başlanmış Olup Olmadığının Sorulmasının Gerekmesi )
� TAPU TAHSİS BELGESİ ( Bu Belgenin Bir Mülkiyet Belgesi Değil Yalnızca Fiili Kullanmayı Belirleyen Zilyetlik Belgesi Olması )
� KİŞİSEL HAK ( Tahsis Belgesinin İlgilisine Ancak Kişisel Hak Sağlaması ve Salt Tahsis Belgesinin Varlığının Tahsis Edilen Yerin Tahsis Edilen Adına Tescilini Sağlamaması )
� TAPU VERİLMESİ VAADİ ( Tahsis Belgesinin Ancak Bunu Veren İdarece Taşınmazın Bulunduğu Yörede İmar Islah Çalışmalarının Başlaması Halinde İlgilisine Tapu Verilmesi Vaadini Taşıyabilmesi )
� MÜLKİYET ( Tapu Tahsis Belgesinin Bir Mülkiyeti Belgesi Olmaması Yalnızca Fiili Kullanmayı Belirleyen Zilyetlik Belgesi Olması ve İlgilisine Ancak Kişisel Hak Sağlayabilmesi )
� İMAR ISLAH ÇALIŞMASI ( Tahsis Belgeleri Taşınmazı Kapsar Biçimde İmar Islah Çalışması Başlanmışsa Bu Yerin Herhangi Bir Kamu Hizmetine Tahsis Edilip Edilmediğinin Araştırılması )
� ZİLYETLİK BELGESİ ( Tapu Tahsis Belgesinin Varlığının Tahsis Edilen Yerin Tahsis Edilen Adına Tescilini Sağlamaması-Bu Belgenin Yalnızca Kullanmayı Belirleyen Bir Belge Olması )
2981/m.1,10,13,14

ÖZET : Tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi değil yalnızca fiili kullanmayı belirleyen zilyetlik belgesidir. İlgilisine ancak kişisel hak sağlayabilir ve salt tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin tahsis edilen adına tescilini sağlamaz . Anılan belge ancak bunu veren idarece taşınmazın bulunduğu yörede imar ıslah çalışmalarının başlaması halinde ilgilisine tapu verilmesi vaadini taşıyabilir. Bu nedenle öncelikle tapu tahsis belgesine konu yapılan taşınmazı kapsar biçimde yörede imar ıslah uygulamasına başlanmış olup olmadığının, başlanmışsa bu yerin herhangi bir kamu hizmetine tahsis edilip edilmediğinin, davacıya dayandığı tahsis belgesine karşılık başka bir yerden tahsis yapılıp yapılmadığının kesin olarak saptanması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki ""tescil"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 12.12.1994 gün ve 1994/573-954 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 21.04.1995 gün ve 1995/2809-3515 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı, davalı Hazine adına kayıtlı bulunan dava konusu 49700 m2'lik 1 parsel sayılı taşınmazın 400 m2'lik kısmının 2981 sayılı Kanuna göre kendilerine tahsis edildiğini iddia ile bu miktar kısmın adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı Hazine dava konusu taşınmazın Kadıköy Belediyesi tarafından imar planına göre tüm bölgenin Kamu Hizmetlerini yürütecek binalara tahsis edildiğini, önceki tahsis belgesinin davacıya ayni hak kazandıramayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, önceki tahsis belgesinin iptaline ilişkin işlemin iptalinin davacıya ayni hak kazandırmayacağını kabul ile davayı reddetmiştir.

Dava konusu yerin Hazine adına kayıtlı olduğu ve bunun 400 m2'lik kısmının davalı adına tahsis edildiği bilahare bu tahsis belgesinin yukarıda belirtilen nedenlerle iptalinin de İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin 13.10.1989 tarihli kararı ile iptal edildiği ve bunun Danıştay ilgili dairesiyle onandığı görülmüştür. Dosya arasında taşınmazın bulunduğu bölgenin imarca kamu binaları için tahsis edildiğine dair herhangi bir belgenin olmadığı görülmüştür. Tahsis belgesinin iptali her ne kadar davacı lehine ayni hak kazandırmasa da şahsi hak kazandıracağı şüphesizdir. Bu itibarla, imar planının getirtilmesi, davacının şahsi hakkını ortadan kaldıracak herhangi bir durumun mevcut olup olmadığının araştırılması, buna karşılık Hazinece davacıya başka bir yer teklif edilip edilmediğinin araştırılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi değil yalnızca fiili kullanmayı belirleyen zilyetlik belgesidir. İlgilisine ancak kişisel hak sağlayabilir ve salt tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin tahsis edilen adına tescilini sağlayamaz. Somut olayda tahsis belgesinin yerindeliği idari yargıdan da geçmek suretiyle kesinleşmişse de genelde idarece koşullarının gerçekleşmediği saptandığında iptal edilebilir. Anılan belge ancak bunu veren idarece taşınmazın bulunduğu yörede imar İslah çalışmalarının başlaması halinde ilgilisine tapu verilmesi vaadini taşıyabilir. O itibarla da olayda uyuşmazlığın niteliği de gözetilerek öncelikle tapu tahsis belgesine konu yapılan taşınmazı kapsar biçimde yörede imar islah uygulamasına başlanmış olup olmadığının, başlanmışsa bu yerin herhangi bir kamu hizmetine tahsis edilip edilmediğinin, davacıya dayandığı tahsis belgesine karşılık başka bir yerden tahsis yapılıp yapılmadığının kesin olarak saptanması gerekir. Oysa mahkemece açıklanan biçimde ve uyuşmazlığı çözüme ulaştırıcı yeterlikte kanaat verici bir araştırma ve inceleme yapılmadığına göre, Hukuk genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 04.12.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


Bir ek bilgi olarak şunu söyleyebilirim; benzer durumda Zeytinburnundaki bir yeri Milli Emlaktan kiralamıştık. Belki bu yolu deneyebilirsiniz.