Mesajı Okuyun
Old 22-12-2010, 12:42   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/8512
Karar: 2009/17352
Karar Tarihi: 29.09.2009

ŞİKAYET DAVASI - BONODA TANZİM YERİNİN YAZILI OLMASI GEREKTİĞİ - İDARİ BİRİM OLARAK TANZİM YERİ BELİRLENMEYEN BELGE - SENEDİN KAMBİYO SENEDİ VASFINDA BULUNMAMASI - TAKİBİN İPTALİNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda idari birim olarak tanzim yeri belirlenmeyen bu belge kambiyo senedi vasfında bulunmamaktadır. Bu husus icra mahkemesince re'sen nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 688, 689) (2004 S. K. m. 170/a) (YHGK. 02.10.1996 T. 1996/12-590 E. 1996/650 K.)
Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

TTK'nun 688/6. maddesinde bonoda tanzim yerinin yazılı olması gerektiği, aynı kanunun 689/son maddesinde ise tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun tanzim edenin adı ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Tanzim yeri olarak idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazımı yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunlu bulunmamaktadır. Takip dayanağı bonoda tanzim yeri gösterilmediği gibi, tanzim edenin adı ve soyadı yanında yazılı olan İdealtepe'nin semt ismi olup, idari birim olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda TTK'nun 688/6 ve 689/son maddelerine uygun biçimde idari birim olarak tanzim yeri belirlenmeyen bu belge kambiyo senedi vasfında bulunmamaktadır.

Hukuk Genel Kurulu'nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararı ile de benimsendiği üzere İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince bu husus icra mahkemesince re'sen nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, borçlu Gülen'in ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde Kadıköy 5. İcra Mahkemesi'ne dava açtığı öne sürüldüğüne göre, bu dosyanın da ilgili yerden getirtilip, inceleme yapılarak oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru değildir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29.09.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları