Mesajı Okuyun
Old 16-12-2010, 16:21   #2
Av. Nurten Kozan

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;
Teminat senedinin alacaklısı, senedi eşine ciro ettiğine göre, eşinin günlük yaşam bilgileri ve hayatın olağan akışı gereği eşinin senedi ne için aldığını, teminat olup olmadığını, kira ilişkisini bilmemesi olanaklı değildir. Bu itibarla, sözleşmede ki kiralayanın eşine karşı teminat senedi olduğu iddiasıyla dava açabileceğini düşünüyorum.
Kolaylıklar dilerim.
YARGITAY 15.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 3.6.2004 Esas: 2003/6471 Karar: 2004/3112

Menfi Tespit - Bononun Sebepten Mücerret Olduğu Savunması


Özetavacı, takibe konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacı ile yüklenici olan davalı arasında inşaat sözleşmesi yapılmış ve dava konusu senet de bu işlerin teminatı olarak verilmiştir. Teminat senedi lehdar kısmı boş olarak verilmiş, davalı yüklenici de lehdar olarak diğer davalının adını yazmıştır. Davalıların yakın akraba olduğu sabittir. Bu nedenle davacı ile yüklenici arasındaki ilişkiyi ve senedin hangi nedenle verildiğini lehdar olarak gösterilen davalı bilebilecek durumdadır. Bu durum karşısında bononun sebepten mücerret olduğu yönündeki savunmasına itibar edilemez. Davacı iş sahibi, davalı yükleniciye karşı ileri sürebileceği def`ileri diğer davalıya karşı da ileri sürebilir.




- 2004 sayılı İCRA İFLAS KANUNU m.72
- 6762 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU m.599



Hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı A.K. vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat M.G. ile davalı A.K. vekili avukat Y.E. geldi. Davalı Ş.K. gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

Karar
Davacı, davalı A.K. tarafından takibe konulan 06.07.2001 vadeli (6.325.000) Liralık bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitini istemiş, mahkemece davanın davalı Ş.K. yönünden reddine A.K. bakımından kabulüne, % 40 tazminatın davalı A.K.`den tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı A.K. vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı Ş.E. ile davalı Ş.K. arasında inşaat yapımı konusunda bir sözleşme yapılmıştır. Tüm işlerin (3.200.000.000).-TL bedelle ikmali öngörülmüştür. Davacı bu işlerin teminatı olarak davalı Ş.K.`ye dava konusu senedi lehtar hanesi boş olarak vermiş, Ş.K. ise senedin lehtar kısmına diğer davalı A.K.`nin adını yazarak senedi A.K.`ye teslim etmiştir. Davalı A.K., ceza mahkemesinde verdiği savunmasında senedi Ş.K.`dan aldığını, lehtar ismi doldurulmuş şekilde senedin teslim edildiğini belirtmektedir. Yine aynı ifadesinde eniştesi olduğunu açıklamıştır. Davalıların bu yakın ilişkileri nedeniyle keşideci ile olan akdi durumu ve senedin veriliş nedenini bilebilecek durumdadırlar. Öyle olunca davalı A.K.`nin bononun sebepten mücerret olduğu yolundaki savunmalarının dikkate alınması mümkün değildir. Davacı iş sahibi davalı yüklenici Ş.K.`ye karşı ileri sürebileceği def`ileri A.K.`ye karşı da ileri sürebilecektir. Bu durumda davacının davalı Ş.K.`ye borcu olup olmadığı belirlenerek davanın çözümü gerekecektir.
O halde mahkemece yapılması gereken, Ş.K.`nın az yukarıda sözü edilen eser sözleşmesine göre sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği işlerin götürü bedel üzerinden hesabı (eksiklik var ise fiziki oran kurulmak ve götürü bedele uygulanmak suretiyle) yapılmalı, ayrıca sözleşme dışı gerçekleştiği ihtilafsız olan imalatların yapıldığı yıl rayiçleriyle bedeli bulunmalı, böylece Ş.K.`nin tüm alacağı hesaplandıktan sonra davacının usulen kanıtladığı ödemelerin mahsubuyla Ş.K.`nin bir miktar alacağı kaldığının anlaşılması durumunda bu miktar için davanın reddine, fazlası için davacının borçlu olmadığının tespitine, Ş.K.`nin alacağının kalmadığının anlaşılması durumunda şimdiki gibi davanın tümüyle kabulüne karar vermekten ibarettir.
Öte yandan koşulları oluşmadığı halde davacı yararına % 40 tazminata hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.
Eksik incelemeyle ve yazılı gerekçeyle davanın kabulü doğru olmamış bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının davalı A.K. yararına BOZULMASINA, 375 Milyon TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil olunan davalı A.K.`ye verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı A.K.`ye ödenmesine, 03.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Yargı Dünyası, 2010
http://www.yargidunyasi.com.tr/